İşte o açıklama;
Altı yaşındaki bir kız çocuğunun babası tarafından 29 yaşında bir erkekle “karı koca olmaya” zorlanması, insanlık adına alnımıza sürülen kara bir lekedir. Bu olayın bir tarikat içinde, kız çocuğunun tarikatın kurucusu babasıyla bir mürit arasında geçmesi ve olayın kızın annesi dâhil tarikat içinde bilinip kabullenilmesi, ahlaklı ve vicdanlı olma ve aklı kullanma öğretileriyle dolu tertemiz dinimize ihanettir.Feodal kalıntıların sürdüğü bölgelerimizde görülen ve açıkça çocuk istismarı demek olan çocuk yaşta evlendirmeler can yakan konularımızdan birisidir. Devlet kurumlarımız bu soruna karşı canla başla mücadele vermektedir ve bu olguların sayısında anlamlı bir azalma olmuştur. Diğer yandan; küçük çocuğa cinsel tecavüz canavarlığıyla, münferiden yaşamın her alanında karşılaşma ihtimali, maalesef ki vardır.Tarikat içinde yaşanan çocuk tecavüzü ise sözde dinimiz adına hareket eden bu yapıların, dine bağlılığı -vicdan yoksunu kişiler vasıtasıyla- insan ve çocuk hakkı aleyhine kullanabilme erkine işaret etmektedir. Burada din sopasıyla yapılan vicdansızlık vardır, ahlaksızlık vardır, kötülük vardır, suç vardır. Burada olmayan tek şey, temiz ahlak ve temiz vicdan demek olan dinimizdir.Bahse konu olayda ilk soruşturma, 6 yaşından beri imam nikâhlı kocası tarafından tecavüz edilen kızın 14 yaşındayken doktora gitmesi ve doktorun olayı anlayıp ihbar etmesi üzerine başlatılmış fakat sahte raporlar, eksik inceleme, yalan beyan, vb. düzenlemeler sonucunda kapatılmıştır. Talihsiz kadının iki yıl önce fiziki şiddet ve tecavüz şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma sonucunda savcılık iddianamesinde anne ve tarikat lideri babanın tecavüze göz yumduğu; annenin, babanın ve “evlendirildiği” kişinin zincirleme şekilde çocuğa cinsel istismar suçunu işledikleri ve “evlendirildiği” kişinin cinsel saldırı suçu işlediği belirtilmiştir. Bu kişilerin hak ettikleri cezayı alacaklarına inanıyor, davayı takip ediyoruz.Burada dinimizi istismar etme, dindar insanımızı kahretme suçu da işlenmiştir. Bu durumda sormak gerekmez mi; tarikat okullarında nasıl bir din eğitimi yapılmaktadır? Cami yanlarında açılan, 3-6 yaş arası çocuklara haremlik-selamlık sınıflarda dini eğitim veren “sıbyan mekteplerinde” çocuklarımıza ne kazandırılmaktadır? Bir çocuğa soyut düşünmeyi tam kavradığı 11-15 yaştan önce sağlıklı din öğretisi verilemeyeceği gerçeğinin üzeri nasıl kapatılmaktadır? Bu sorulara en önce vicdanlı, dürüst din adamlarımız cevap bulmalıdır.Türkiye Cumhuriyeti laiktir. Biz millet olarak laikliği benimsedik ve laik bir ülke olarak;· Bütün çocuklarımızın bilimsel eğitimle donanarak hayata hazırlanmasını;· Tek bir kız evladımızın bile nitelikli eğitimden koparılmasına izin verilmemesini;· Tek bir kız evladımızın bile çocuk yaşta evlendirilmesine göz yumulmamasını;· Din eğitiminin eğitim bilimine göre yeniden düzenlenmesini;· Cemaat-tarikat okullarının ve “sıbyan mekteplerinin” kapatılarak “Öğretim Birliği Kanunu”nun tam olarak uygulanmasını;· Dinimizin, din adına yürütülen her tür hukuksuz ve hatalı uygulamadan korunmasını, talep ediyoruz.Kamuoyuna saygıyla duyururuz.Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Prof. Dr. Tülin Oygür
Altı yaşındaki bir kız çocuğunun babası tarafından 29 yaşında bir erkekle “karı koca olmaya” zorlanması, insanlık adına alnımıza sürülen kara bir lekedir. Bu olayın bir tarikat içinde, kız çocuğunun tarikatın kurucusu babasıyla bir mürit arasında geçmesi ve olayın kızın annesi dâhil tarikat içinde bilinip kabullenilmesi, ahlaklı ve vicdanlı olma ve aklı kullanma öğretileriyle dolu tertemiz dinimize ihanettir.Feodal kalıntıların sürdüğü bölgelerimizde görülen ve açıkça çocuk istismarı demek olan çocuk yaşta evlendirmeler can yakan konularımızdan birisidir. Devlet kurumlarımız bu soruna karşı canla başla mücadele vermektedir ve bu olguların sayısında anlamlı bir azalma olmuştur. Diğer yandan; küçük çocuğa cinsel tecavüz canavarlığıyla, münferiden yaşamın her alanında karşılaşma ihtimali, maalesef ki vardır.Tarikat içinde yaşanan çocuk tecavüzü ise sözde dinimiz adına hareket eden bu yapıların, dine bağlılığı -vicdan yoksunu kişiler vasıtasıyla- insan ve çocuk hakkı aleyhine kullanabilme erkine işaret etmektedir. Burada din sopasıyla yapılan vicdansızlık vardır, ahlaksızlık vardır, kötülük vardır, suç vardır. Burada olmayan tek şey, temiz ahlak ve temiz vicdan demek olan dinimizdir.Bahse konu olayda ilk soruşturma, 6 yaşından beri imam nikâhlı kocası tarafından tecavüz edilen kızın 14 yaşındayken doktora gitmesi ve doktorun olayı anlayıp ihbar etmesi üzerine başlatılmış fakat sahte raporlar, eksik inceleme, yalan beyan, vb. düzenlemeler sonucunda kapatılmıştır. Talihsiz kadının iki yıl önce fiziki şiddet ve tecavüz şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma sonucunda savcılık iddianamesinde anne ve tarikat lideri babanın tecavüze göz yumduğu; annenin, babanın ve “evlendirildiği” kişinin zincirleme şekilde çocuğa cinsel istismar suçunu işledikleri ve “evlendirildiği” kişinin cinsel saldırı suçu işlediği belirtilmiştir. Bu kişilerin hak ettikleri cezayı alacaklarına inanıyor, davayı takip ediyoruz.Burada dinimizi istismar etme, dindar insanımızı kahretme suçu da işlenmiştir. Bu durumda sormak gerekmez mi; tarikat okullarında nasıl bir din eğitimi yapılmaktadır? Cami yanlarında açılan, 3-6 yaş arası çocuklara haremlik-selamlık sınıflarda dini eğitim veren “sıbyan mekteplerinde” çocuklarımıza ne kazandırılmaktadır? Bir çocuğa soyut düşünmeyi tam kavradığı 11-15 yaştan önce sağlıklı din öğretisi verilemeyeceği gerçeğinin üzeri nasıl kapatılmaktadır? Bu sorulara en önce vicdanlı, dürüst din adamlarımız cevap bulmalıdır.Türkiye Cumhuriyeti laiktir. Biz millet olarak laikliği benimsedik ve laik bir ülke olarak;· Bütün çocuklarımızın bilimsel eğitimle donanarak hayata hazırlanmasını;· Tek bir kız evladımızın bile nitelikli eğitimden koparılmasına izin verilmemesini;· Tek bir kız evladımızın bile çocuk yaşta evlendirilmesine göz yumulmamasını;· Din eğitiminin eğitim bilimine göre yeniden düzenlenmesini;· Cemaat-tarikat okullarının ve “sıbyan mekteplerinin” kapatılarak “Öğretim Birliği Kanunu”nun tam olarak uygulanmasını;· Dinimizin, din adına yürütülen her tür hukuksuz ve hatalı uygulamadan korunmasını, talep ediyoruz.Kamuoyuna saygıyla duyururuz.Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Prof. Dr. Tülin Oygür