CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Tele 1'de Anında Manşet programında Tuncay Mollaveisoğlu'nun konuğu olarak ülke gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel TÜSİAD yöneticilerinin gözaltına alınmasına ilişkin, "TÜSİAD gibi Türkiye'nin en köklü iş insanları derneğinin yöneticilerinin, yüksek istişare kurulu başkanlarının, ülkedeki somut gerçeklere dair tespitlerini ve eleştirilerini paylaşıyor olmaları, bir anda soruşturmaların açılmasına sebep oluyorsa, bu durum gerçekten kaygı verici. Bu, sadece bir yargı sorunu değil, aynı zamanda toplumun tüm katmanlarını tehdit eden bir gücün halk üzerindeki baskısıdır" açıklamasında bulundu. Yücel ayrıca hükümetin bu tür eylemlerle hukuk tanımayan bir düzen kurmaya çalıştığını vurguladı. Yücel, söz konusu gözaltı ve soruşturma süreçlerinin, ülkede yaşanan adaletsizliğin, hukukun ve yargının tamamen ortadan kalktığının bir göstergesi olduğunu ifade etti. "Bir yargı bağımsızlığını tesis etmezseniz, hukukun üstünlüğünü sağlamazsanız, ülkede hem ekonomi hem de hayat pahalılığı ciddi şekilde etkilenir. Bu sektörün en önemli isimlerinin oluşturduğu bir sivil toplum kuruluşunun başkanları ve yöneticileri, suç unsuru içermeyen açıklamalar yapıyorlar. Ancak buna rağmen hedef alınıyorlar" dedi. "ADALETİ VE DEMOKRASİYİ ZAYIFLATIR"Deniz Yücel, ayrıca, Türkiye’deki adli süreçlerdeki aksaklıkların ve hukuksuzlukların, toplumun genel güvenliği üzerinde olumsuz etkiler yarattığına dikkat çekti. "Bu tür uygulamalar, adaletin ve demokrasinin temel yapılarını zayıflatır. Örneğin, bir kişinin evine 10 polis gönderilip, ifadeye çağrılması, aslında kamu otoritesinin kötüye kullanılması anlamına gelir. Bu, aynı zamanda bir gözaltı baskısı yaratır. İnsanlar, 'ifade vermek' adı altında gözaltına alınabilirler. Bu durum, hukukun tamamen çiğnendiğinin ve yargının bağımsız olmadığı bir ortamda yaşandığının göstergesidir" şeklinde konuştu. Yücel, bu süreçte hükümetin yanlış bir yol izlediğini, özellikle de iktidarın kaybetme korkusu ve panik haliyle hareket ettiğini ifade etti. "Sürekli olarak vites yükselterek, daha fazla baskı uygulamak istiyorlar. Ancak bu, hükümetin iktidarını kaybetme korkusunun bir belirtisidir. Bu panik, sadece siyasetçilere değil, iş insanlarına ve gazetecilere de yöneliyor" dedi. "HUKUKEN GEÇERSİZ"Yücel, ayrıca adaletin sağlanmadığı bir ortamda, iş insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının güvenliğinin tehdit altında olduğunu, ekonominin sağlıklı bir şekilde işlemesinin önündeki en büyük engellerin bu tür baskılar olduğunu belirtti. "Bugün adliyelerdeki tutuklamalar ve gözaltılar, hukukun temel prensipleriyle bağdaşmaz. Eğer bu kişiler suç işlediyse, cezai işlemler yapılabilir ancak bu tür baskılar, bu kişilerin suçlu olduklarını ispatlamaz" diyerek, gözaltıların hukuken geçersiz olduğunu ifade etti. Deniz Yücel, Türkiye’nin güvenli bir ortamda iş yapabilmesi için hukukun ve demokrasinin işler hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Bu tür hukuksuz uygulamalar karşısında sivil toplum kuruluşları ve iş insanlarının haklarının korunması gerektiğinin altını çizdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanmasının gerekçesinin tamamen siyasi olduğunu ve iktidarın eleştirilerinden kaynaklandığını belirtti. Özdağ’ın, Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlamasıyla soruşturma geçirdiğini ancak tutuklama kararı verilemeyeceğini görünce, Kayseri’de yaşanan göçmen karşıtı olayları bahane ederek soruşturmanın açıldığını ifade etti. Yücel, "Ümit Özdağ, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekle suçlanıyor. Ancak aslında tam tersini yapıyor. Bu, hükümetin bir muhalifi susturma çabasıdır," dedi. Ayrıca, geçmişte HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da benzer şekilde tutuklandığını hatırlatan Yücel, Özdağ ile Demirtaş arasındaki benzerliği vurguladı. "İktidar, sert eleştirilerle karşı karşıya kalan tüm muhalefet liderlerini hedef alıyor. Özdağ'ın ve Zafer Partisi'nin sert tutumları, özellikle Abdullah Öcalan’a yönelik çözüm süreciyle ilgili keskin eleştirileri, hükümeti rahatsız etti," dedi. "İKTİDAR HERKESE GÖZDAĞI VERMEK İSTİYOR"Deniz Yücel, Ümit Özdağ’ın büyümeye devam eden bir siyasi figür olduğunu ve hükümetin onu engellemeye çalıştığını belirtti. "Hükümet, herhangi bir gerekçe bulup, muhaliflere yönelik soruşturmalar açarak, iktidara karşı çıkan herkese gözdağı vermek istiyor" diye ekledi. Yücel, Türkiye'de demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin, iktidarın kendi çıkarları doğrultusunda zorbalıkla işlediğini söyledi. Yücel, ayrıca Türkiye’deki siyasi iklimdeki çifte standarda dikkat çekti. "Cumhuriyet değerlerine saldıran, laikliği yok sayan bir siyasi anlayışa kol kanat gerenler, sadece eleştiri yapanları hedef alıyor. Bu, Türkiye'nin adaletsizliğe ve hukuksuzluğa sürüklendiğinin bir işaretidir" dedi. Can Atalay'ı da ziyaret ettiğini ifade eden Deniz Yücel, Türkiye'deki haksız tutuklamalar ve davaların, demokratik bir ülkede olamayacak bir durum olduğunu belirtti. "Bu insanlar, yıllarca haksız yere hapiste kalmak zorunda bırakılıyor. Ama dimdik ayakta kalmayı başarıyorlar. Bedel ödeyenler, bu ülkenin gerçek demokratikleşmesinin önünü açacaklardır" diyerek, bu süreçte mücadele edenlerin önemli bir rol oynadığını ifade etti. "SİYASİ YÜKSELİŞ ENGELLENMEYE ÇALIŞILIYOR"Deniz Yücel, Cumhuriyet Halk Partisi içindeki son gelişmeleri ve iktidarın muhalefet üzerindeki baskılarını ele alırken, özellikle CHP’nin siyasi yükselişini engellemeye yönelik hamlelerin bir strateji olarak planlandığını belirtti. Yücel, 31 Mart yerel seçimlerinden sonra AK Parti’nin kaybettiği büyükşehirlerin ardından, hükümetin yerel yönetimler üzerinde baskılar kurmaya başladığını söyledi. Bu baskılar arasında, belediyelere yönelik finansal kısıtlamalar, SGK ve vergi borçları gerekçe gösterilerek İller Bankası gelirlerinden kesintiler yapılması gibi adımların bulunduğunu vurguladı. Yücel, 2019’daki yerel seçimlerin ardından, iktidarın özellikle İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin gibi büyükşehirlerde beklemedikleri bir yenilgi aldığını hatırlatarak, bu durumun hükümetin yerel yönetimler üzerinde kurduğu baskıların artmasına neden olduğunu söyledi. İktidarın, belediyeleri çalışamaz hale getirmeye yönelik tasarruf tedbirleri genelgesiyle başladığını ve ardından belediye şirketlerine yönelik müdahalelerde bulunduğunu aktardı. Ayrıca, yerel yönetimlerin kreş açmasını engellemeye yönelik adımlar atıldığını, bunun da halkın yararına olan sosyal projelerin önünü kapatmaya yönelik bir girişim olduğunu ifade etti. Yücel, “İktidar, belediyeleri ekonomik abluka altına alarak, hem itibarsızlaştırma hem de çalıştırmama amacı gütmektedir" dedi. Esenyurt’taki olayları örnek vererek, hükümetin ekonomik baskılarla birlikte yerel yönetimlere karşı yürüttüğü operasyonel çalışmaları eleştirdi. Yücel, “Esenyurt, Türkiye'nin en büyük ilçesi ve oldukça kozmopolit bir yapıya sahip. Buradaki gelişmeleri terörle ilişkilendirerek, iktidar tarafından CHP’li belediye başkanlarına yönelik büyük bir operasyon başlatıldı" diye belirtti. Ayrıca, güneydoğudaki kayyum atamalarının da bu stratejinin bir parçası olduğuna dikkat çekti. Yücel, demokratik ülkelerde böyle bir uygulamanın kabul edilemeyeceğini ve bunun Türkiye’nin demokrasiye büyük zararlar verdiğini vurguladı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin içindeki güncel gelişmelere de değinen Yücel, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yapılacak ön seçim ve partinin kurultay tartışmalarını değerlendirdi. CHP’nin başarısını gölgelemeye yönelik olarak, iktidarın son dönemde parti içindeki bazı gelişmeleri maniple etmeye çalıştığını belirtti. Yücel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, CHP’nin içişlerine müdahale ederek, özellikle Ekrem İmamoğlu’na yönelik gerçekleştirdiği eleştirilerin, hükümetin zayıfladığını ve muhalefeti susturma çabalarını gösterdiğini ifade etti. "EKREM İMAMOĞLU HALKIN BÜYÜK DESTEĞİNİ KAZANDI"Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak halkın büyük desteğini kazandığına dikkat çeken Yücel, İmamoğlu’na yönelik açılan davaların ve soruşturmaların, hükümetin İmamoğlu’nu siyasetten dışlamaya yönelik bir strateji olduğunu savundu. Yücel, “Ekrem İmamoğlu, toplumun büyük kesimlerinin gönlünde taht kurmuş, Türkiye’nin son yıllarda parlayan bir yıldızı. Onu siyasetin dışına itmeye çalışmak, Erdoğan için büyük bir maliyete yol açar" dedi. Yücel, ayrıca Ekrem İmamoğlu’na yönelik olası bir siyaset yasağının, halkın vicdanını yaralayacağını ve büyük bir toplumsal tepkiyi beraberinde getireceğini belirtti. Yücel, Cumhuriyet Halk Partisi’nin büyükşehirlerde kazandığı başarıları ve iktidarın bu başarıları engellemeye yönelik tutumunu eleştirerek, bu tür baskıların halk nezdinde adaletsizlik olarak algılandığını ifade etti. Yücel, “Ekrem İmamoğlu, İstanbul seçimlerinde kazandığı mazbatayı almakta zorlandı. Ancak sonrasında kazandığı farkla seçimi çok net bir şekilde kazandı. Bu tür haksızlıklar, halkta büyük bir öfkeye yol açıyor ve muhalefet partilerinin daha güçlü hale gelmesine sebep oluyor" diyerek, bu tür haksızlıkların gelecekteki seçimlerde AK Parti’nin işine yaramayacağını belirtti. "ERDOĞAN, KENDİNE GÜVENİYORSA YARIŞA GİRER YARIŞIR" Yücel, AK Parti’nin Ekrem İmamoğlu gibi güçlü bir siyasetçiyi siyasetten dışlamaya yönelik hamlelerinin, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk alanında büyük bir geriye gidişe yol açtığını vurguladı. “Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’nu siyaset dışı bırakmaya çalışsa da, bu sadece Erdoğan için büyük bir kayıp olur. Ekrem İmamoğlu gibi güçlü bir ismi oyun dışında bırakmaya çalışmak, seçimlerde Erdoğan’ın kaybetmesine yol açar" dedi. Yücel, iktidarın, muhalefeti susturmak yerine, halkın yaşadığı ekonomik kriz ve sosyal sorunlara odaklanarak çözüm üretmesi gerektiğini ifade etti. Yücel, "Erdoğan, kendine güveniyorsa yarışa girer yarışır." ifadelerini kullandı. Yücel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, seçime girmeyeceğini ifade ederek, "Mansur Yavaş seçime girmeyeceğini ifade etti, bu onun tercihi" dedi ve bu karara saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti. Yücel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ön seçime girmesiyle ilgili olarak, "Ekrem Bey ön seçime girecek" diye konuştu. Ayrıca, iki büyükşehir belediye başkanının ve chp Genel Başkanı'nın bir araya gelerek gerçekleştirdiği toplantı ve yemeğin ardından yayımlanan fotoğrafın, "bir çatışma" bekleyenlere karşı bir birliktelik mesajı verdiğini söyledi. Deniz Yücel, kurultayla ilgili şaibe iddialarını eleştirerek, "2024 Ocak ayında kapanması beklenen bir dosya vardı, o dosya bir ifadenin ardından yeniden gündeme getirildi" dedi. Bu durumu siyasi bir oyun olarak nitelendiren Yücel, hukuki süreçlerde somut delil ve vakaların eksik olduğunu belirtti.Son olarak, Yücel, Lütfü Savaş ile ilgili "üst akıl" olarak tanımlayarak, dışarıdan müdahalelerle CHP’nin iç işlerine yön verilmek istendiğini ifade etti.
Genel
Yayınlanma: 19 Şubat 2025 - 22:00
Güncelleme: 19 Şubat 2025 - 22:05
Deniz Yücel: Erdoğan kendine güveniyorsa yarışa girer
Cumhuriyet Halk partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Tele 1'de Anında Manşet programında Tuncay Mollaveisoğlu'nun konuğu olarak ülke gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Genel
19 Şubat 2025 - 22:00
Güncelleme: 19 Şubat 2025 - 22:05
İlginizi Çekebilir