Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan adayı Prof. Dr. Örsan Öymen, adaylık süreci ve gündeme dair açıklamalarda bulunarak Gazeteci Ece İçmez’in sorularını yanıtladı. Sayın Örsan bey öncelikle biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?-1965 doğumluyum. Aslen ve köken itibarıyla Trabzon’luyum. nüfus ve aile kütüğüm Trabzon’da. Ankara’da büyüdüm. Üniversite öğrencilik yıllarım da Ankara’da geçti. 1997 yılından beri İstanbul’da yaşıyorum. Lisans ve Doktora derecelerimi ODTÜ Felsefe Bölümü’nden, Yüksek Lisans derecemi New York Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden aldım. Alanım felsefe ve felsefe Profesörü’yüm. Uzmanlık alanlarım Epistemoloji (Bilgi Felsefesi), Etik (Ahlak Felsefesi) ve Siyaset Felsefesi. 23 yıldır üniversitede Öğretim Üyesi’yim. Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarıyım. Felsefe Sanat Bilim Derneği’nin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı’yım. 23 yıldır düzenlenen Assos’ta Felsefe adlı uluslararası ve ulusal sempozyum etkinliğinin kurucusu ve direktörüyüm. CHP üyesiyim. 2003-2008 yılları arasında CHP’de Parti Meclisi Üyesi olarak, 5 yıl 3 dönem görev aldım. CHP Genel Başkanlığı'na aday olduğunuzu açıkladınız gelen tepkiler nasıl?-Tepkiler son derece olumlu. Hem sosyal medya üzerinden yapılan binlerce yorumu ve bize doğrudan telefonla, mesajla vs gelen tepkileri ayrıntılı bir biçimde ekibimizle nesnel olarak inceledik. Gelen yorumların %99’u çok olumlu. Büyük bir takdir, saygı ve destek ifade ediliyor bu adaylığımı açıklama konusuna ve şahsıma. İnsanlar sıradan, klişe ve şablon siyasetçilerden, siyaset kariyeri yapan çıkarcı, fırsatçı, kurnaz insanlardan bıkmış görünüyor. Samimi, dürüst, ilkeli, idealist ve ideolojik temelde nitelikli siyaset yapan insanlara yönelik müthiş bir özlemin olduğunu gözlemledik bu süreçte. Herkes popülizmden, kandırılmaktan ve siyasetçilerin egoizminden bıkmış usanmış durumda. CHP tabanı ve seçmeni artık Atatürk, İnönü, Ecevit çizgisinde bir lider istiyor. Umarım delegeler de CHP tabanının ve seçmeninin bu sesine kulak verirler. Onlara büyük bir sorumluluk düşüyor. Türkiye’nin gözü onlarda olacak. "Demokratik bir ülkede bir genel başkan bir veya iki seçim kaybettiği zaman istifa eder" demiştiniz, Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunda da bilimsel çalışılmadığını belirtmiştiniz neler söylemek istersiniz?-Felsefede tümevarımsal çıkarım denen bir şey vardır. Tikellerin sayısını ne kadar çok tutarsanız tümele yaklaşma şansınız o kadar artar. 20-30 ilde 2bin-3bin kişi ile anket yaparsanız ve bazı illeri o illerde hiçbir değişim olmayacakmış gibi sabit pilot iller olarak ele alırsanız sonuca ulaşamazsınız. 60-70 ilde 10bin, 15bin kişiyle anket, araştırma yaparsanız, kapsamı genişletirseniz, sonuca daha kolay ulaşırsınız. Bu maliyetli ve zahmetli bir iştir, ama bir ülkenin geleceği söz konusu ise bunu bir ana muhalefet partisi olarak göze almanız gerekir. Dilekler ve temenniler üzerinden değil, bilimsel bir yol ile siyasi ve stratejik kararları almanız gerekir.Ayrıca oligarşik dar kapsamlı bir kadro tüm kararları aldığı için, ilçelere, illere ve parti organlarına danışılmadan iş yapıldığı için, sağdaki ittifak ortaklarına daha çok değer verildiği için, bir çok lojistik, stratejik ve ideolojik hata yapıldı. Aday belirlemede, milletvekilliği listelerinde, sandık organizasyonunda, ittifak yapma biçimlerinde vs bir çok hata yapıldı ve seçim kaybedildi. AKP’nin baskıları, yalanları, iftiraları da seçimin kaybedilmesinde rol oynadı ama bu tek neden değildi.Ayrıca bu kaybedilen ilk seçim de değildi. Kemal Kılıçdaroğlu 13 yılda girdiği tüm seçimleri kaybetti, toplam 12 seçim kaybetti. 5 genel ve milletvekilliği seçimi, 3 Cumhurbaşkanlığı seçimi, 2 belediye seçimi, 2 referandum. Bir önceki belediye seçimlerinde bazı kentler kazanıldı, ama Türkiye genelinde seçim kaybedildi. Oysa 1989 yılında SHP Genel Başkanı Prof. Dr. Erdal İnönü döneminde, CHP tekrar açılmadan önce, CHP kadroları SHP’de siyaset yaparken, SHP belediye seçimlerini Türkiye çapında kazanmıştı ve birinci parti olmuştu.Ayrıca CHP’nin oyu, Kılıçdaroğlu döneminde %26’nın üzerine çıkamadı, %22-26 arasında bir yerlerde takıldı kaldı. Oysa CHP’nin oyu 1957’de İsmet İnönü’nün liderliğinde ve 1977’de Bülent Ecevit’in liderliğinde %41 idi. 1950’lerde, 1960’larda ve 1970’lerde CHP’nin oyu nadiren %30’un altına düştü, genellikle %30-41 arasında geldi gitti. 1973 ve 1977 seçimlerinde CHP birinci parti oldu ve kısa süreli de olsa bir hükümet kurdu.2023 öncesi gerçekleşen iki Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet partilerinin cumhurbaşkanı adaylarının aldığı toplam oy da %48 idi, Kılıçdaroğlu’nun aldığı oy da %48. Yani muhalefetin toplam oyunda da bir artış olmadı.Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bu kadar çok seçim kaybedip bu kadar uzun süre genel başkanlık makamını koruyan bir başka kişi yok. Demokratik ülkelerde birkaç seçim kaybedenler, hatta 1-2 seçim kaybedenler istifa ediyorlar. Demokrasiyi savunan CHP’de böyle şeylerin olması kabul edilebilir bir durum değil. Halk buna isyan ediyor ve genel merkez bunu ısrarla görmüyor.Bir önceki yönetim döneminde, Deniz Baykal zamanında başlayan yenilginin kronikleşmesi sorunu hala devam ediyor. Çünkü o zaman da parti içi demokrasi yoktu, şimdi de yok. O zaman parti ilkelerinden koparak sağa savrulmaya başlamıştı, şimdi de bu sağa savrulma azami seviyeye ulaşmış durumda. Ben o zaman da Deniz Baykal’ı bu nedenlerle eleştiriyordum, şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek durumunda kalıyorum. İsimler değişti, ama sorunlar değişmedi. Ben artık bu yapısal sorunları nihai bir biçimde bir daha yaşanmayacak bir biçimde çözmek için aday adayı oluyorum. Özgür Özel'de CHP Genel başkanlığına aday olduğunu açıkladı bu konuda neler söylemek istersiniz?- Yıllarca partide yapılan hataların bir parçası olanlar, hatalara ortak olanlar ve/veya ses çıkartmayanlar, değişimi nasıl gerçekleştirecekler?Ayrıca değişimi ne yönde gerçekleştirecekler? Partinin ilkelerine, Atatürk’ün aydınlanma devrimlerine, altı oka, sosyal demokrasiye, demokratik solculuğa, sadece söylemde değil, eylemde de sahip çıkacaklar mı?Özelleştirmeler, adaletsiz vergi politikaları, bertaraf edilen sendikal hareketler, vatandaşın kaliteli eğitim ve sağlık hizmeti alabilmek için paralı eğitim ve sağlık hizmetine mahkum olması konularında; İmam Hatip okulu, Kuran kursu, İlahiyat fakültesi enflasyonu ve buradaki niteliksel ve niceliksel sorunlar, Öğretim Birliği yasasının yerlerde sürünmesi; eğitimin, siyasetin, kamuda kadrolaşmanın, sivil toplum örgütlenmesinin dinselleşmesi konularında söylenen nedir? Laiklik karşıtı köktendinci hareketlere karşı nasıl bir önlem alınacak?Ayrıca değişim iddiasında bulunanlar bağımsız hareket edecekler mi, yoksa partiyi şu anda yönetenlerin, bir genel başkanın ve/veya bir belediye başkanının veya belli güç odaklarının etkisi ve güdümü altında mı hareket edecekler? Bu konuda halkta çok ciddi kuşkular var. "CHP'de genel başkan olmak amaç haline geldiyse sorun vardır. CHP'de genel başkan olmak benim için araçtır, amaç önce CHP'de sonra Türkiye'de devrim yapmaktır" dediniz. CHP Genel Başkanı olursanız CHP içinde neleri değiştirmeyi düşünüyorsunuz?-Birincisi, parti içi demokrasinin tesis edilmesini sağlayacağım. Yani, parti içi eğitimi etkinleştireceğim; tüm üyelerin oy kullanabildiği mahalle kongrelerinin demokratik bir biçimde yapılmasını sağlayacağım; çarşaf listeyi zorunlu kılacağım veya kolaylaştıracağım, blok listeyi kaldıracağım veya zorlaştıracağım; %5 merkez kontenjanı hariç tüm adayların parti içi eğitimden geçmiş sağlıklı bir üye yapılanmasında önseçimle belirlenmesini sağlayacağım; iki genel seçim üst üste kaybeden bir genel başkanın bir daha aday olmasını engelleyecek düzenlemeler yapacağım; kongrelerde ve kurultayda delegelerin birden fazla adaya imza vermesini sağlayacağım; MYK üyelerinin Parti Meclisi üyeleri tarafından seçilmesini sağlayacağım; partinin mahalleden, ilçeden, ilden başlayarak tüm organlarının çalıştırılmasını sağlayacağım.İkincisi, partinin programında ve tüzüğünde var olan temel ilkelerine, cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik/kamuculuk, laiklik, milliyetçilik/ulusçuluk, devrimcilik, sosyal demokrasi ve demokratik solculuk ilkelerine uyulmasını sağlayacağım. Partinin kurumsal ve tarihsel kimliğine sahip çıkacağım.“Altı Ok” olarak bilinen ilkelere, AKP’nin kurduğu düzenin panzehiri olduğu için sahip çıkmamız gerekiyor. Cumhuriyetçilik monarşinin; halkçılık oligarşinin; devletçilik, serbest piyasacılığın ve özelleştirmeciliğin; laiklik teokrasinin; milliyetçilik/ulusçuluk ümmetçiliğin; devrimcilik muhafazakarlığın ve statükoculuğun anti-tezidir, panzehiridir, karşıtıdır. Sosyal demokrasi ve demokratik solculuk da, ekonomik ve sosyal adalet anlayışı ve karma ekonomik modeli ile devletçilik ve halkçılık ilkelerini tamamlayan, onlarla bağdaşan ilkelerdir.Üçüncüsü, bu ilkelerle uyumlu olan ve Türkiye’nin ekonomi, işsizlik, tarım, sanayi, teknoloji, ulaşım, iletişim, sağlık, eğitim, terör, güvenlik, dış politika, göç, çevre vs gibi her alandaki sorunlarını çözecek projelerin geliştirilmesini sağlayacağım. Türkiye’deki bozuk düzeni yıkacak, ekonomik, sosyal ve siyasal adaleti sağlayacak devrimler gerçekleştireceğim. Karşı devrim sürecinin yaşandığı bir ortamda ılımlı ve utangaç reformlarla yol alınmaz. Karşı devrim ancak devrimle yıkılabilir.Tüm bunları geniş bir uzman kadroyla, partinin yetkili organlarını da devreye sokarak, partinin programındaki temel ilkelerle uyumlu bir biçimde hayata geçireceğim.Bu konudaki ayrıntılı hedeflerimiz, çözüm önerilerimiz www.chpilkedemokrasi.org sitemizde yer almaktadır. Oradan da ayrıntısına ulaşılabilir. İl kongrelerine katılım gösteriyorsunuz. Önce İzmir ardından Bursa’da yaşanan olaylar için değerlendirmelerde bulunabilir misiniz?-Her hafta sonu il kongreleri yapılıyor ve her hafta sonu kongrelere katılıyorum. Ancak aynı günde 10’a yakın kongre yapıldığı için, doğa yasası gereği bir insan aynı anda iki farklı yerde ve ilde olamayacağı için, mecburen bazılarına gidebiliyoruz herkes gibi. Bu çerçevede şu ana kadar İzmir, Bursa, Ankara, Eskişehir kongrelerine katıldım. Bu hafta Kocaeli ve Erzurum kongrelerine katılacağım. Daha önce kendi bölgem olan İstanbul’da birçok İlçe kongresine katıldım.İzmir’de yaşanan tartışma ve kavga hepimizi üzdü tabii. Bu kongre ve kurultay sürecini kavgaya gürültüye yol açmadan karşılıklı sevgi, saygı ve nezaket ilkeleri etrafında yürütmemiz lazım. Eleştiri olabilir, ama eleştirinin de bir seviyesinin olması gerekiyor. CHP İzmir’de Şenol Aslanoğlu il başkanı seçildi. Neler söylemek istersiniz?-İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nu seçildiği için tebrik ediyorum. Daha önce de tebrik mesajlarımı iletmiştim zaten. Bu sürecin yukarıda çizdiğim çerçevede partinin ve ülkenin geleceği için olumlu sonuçlar vermesini umut ediyorum. İl başkanlarımıza ve Kurultay delegelerimize bu konuda tarihi bir sorumluluk düşüyor. Seçilen tüm başkanları ve delegeleri tebrik ediyorum. Umarım hepsiyle birlikte çalışma imkanımız doğar. Peki siz Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan adayı olarak vatandaşlardan neler bekliyorsunuz?-Vatandaşlar bence her şeyin farkında ve siyasetçilerin ilerisinde. O nedenle benim onlardan bir şey beklememe gerek yok. Biz onların beklentilerini yerine getirelim, o yeterli olur. Röportaj için çok teşekkür ederim.-Ben teşekkür ederim.
Röportajlar
Yayınlanma: 29 Eylül 2023 - 10:34
Güncelleme: 02 Kasım 2023 - 10:15
Gazeteci Ece İçmez'den Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan adayı Prof. Dr. Örsan Öymen Röportajı: Türkiye'deki bozuk düzeni yıkacak, ekonomik, sosyal ve siyasal adaleti sağlayacak devrimler gerçekleştireceğim
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan adayı Prof. Dr. Örsan Öymen, adaylık süreci ve gündeme dair açıklamalarda bulunarak Gazeteci Ece İçmez’in sorularını yanıtladı.
Röportajlar
29 Eylül 2023 - 10:34
Güncelleme: 02 Kasım 2023 - 10:15
İlginizi Çekebilir