Girişimci İş Kadınları Federasyonu Başkanı Huriye Serter, GİFED projeleri hakkında bilgi vererek Gazeteci Ece İçmez’in sorularını yanıtladı.
-GİFED çatısı altında oluşturulan güç birliği ile kadının ekonomiye katılımı, toplumsal cinsiyet eşitliği konularında gerçek ve uygulanabilir politikalar geliştirme anlamında büyük bir gayret gösteriyorsunuz. Projelerinizden biraz bahsedebilir misiniz?
-Dünya Ekonomik Forumu'nun 2022 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporuna göre Türkiye 146 ülke arasında maalesef 124. sırada yer alıyor. Rapor kadınlar ve erkekler arasındaki sağlık, ekonomiye katılım, eğitim ve siyasi güçlenme gibi temel göstergelere göre hazırlanıyor ve ülkelerin cinsiyete dayalı eşitsizliklerinin ne yönde olduğu hakkında fikir veriyor. Bu verilere bakarak 2006 yılından bu yana ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderek arttığı görülüyor. Bu durum GİFED olarak bize acil müdahale edilmesi gerektiği yönünde önemli bir misyon yüklüyor .
GİFED’in kuruluş amaçlarından en önemlisi bu konuda projeler gerçekleştirerek toplumu harekete geçirmek, lobicilik faaliyetleri yürüterek politikalara etki etmek, böylece bu eşitsizliğin en kısa zamanda giderilmesini sağlamaktır. Çünkü bu eşitsizlik giderildiğinde dünya daha zengin bir ekonomiye daha demokratik bir yönetime ve daha barış dolu bir gezegene dönüşecektir.
Kuruluşunun üzerinden henüz bir buçuk yıl geçmiş olan bir federasyon olarak dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik inisiyatifi olan UN Global Compact üyeliğine ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubuna kabul edildik.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları‘na ulaşılabilmesi için iş dünyasına liderlik eden bu platformun bir parçası olmak Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine ulaşma yolunda bizi GİFED olarak güçlü kılıyor.
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi UN Women tarafından şirketlere kadının iş yerlerinde güçlenmesini nasıl sağlayabileceklerine dair yol haritası sunan WEP’s kadının güçlenmesi prensiplerini yaymak üzere çalışmalara en kısa zamanda başlayacağız.
İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü desteği ile 2022 Ekim ayında bir yıl sürecek olan bir projeye başladık. Bu projede Yaşar Üniv YÜKAM, Dokuz Eylül Üniversitesi, Konak Belediyesi bizim yol arkadaşımız. İzmir Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü de iştirakçimiz olarak yanımızda yer almakta. Proje kapsamında NEET (ne eğitimde ne istihdamda olan) genç kadınların ekonomiye katılımları ile ilgili çalışmalarımız başladı. Bu alanda 4 milyona yakın genç kadın maalesef atıl vaziyette evlerinde oturuyor. Bu genç kadınları ekonomimize kazandırmak üzere projenin İzmirdeki Eğitimcinin Eğitimi ayağı tamamlandı, GİFED üyesi derneklerimizin bulunduğu 8 il’de ise eğitimlerimiz ve rol model çalışmalarımız Kasım ayına kadar sürecek.
Mart ayı içinde, Anadolu’daki NEET genç kadınları ve GİFED üyesi derneklerimizin üyeleri olan iş kadınları arasında bir Netwoork ağı kuracak ve eğitimler sonunda hazırlayacağımız rapor kitapçığını ilgili bakanlıklarımıza, STK’larımıza, Özel sektöre ve Üniversitelerimize ulaştırıp, bundan sonrası için kendilerine bir yol haritası sunacağız
-‘’Başarılı kadınları da görünür kılmak istiyoruz, genç kızlarımıza rol model olmalarını istiyoruz. Bizim istediğimiz; kadınlar artık karar masalarına otursun. Siyasette, sivil toplumda, iş dünyasında tüm kadınların eşit bir biçimde yer almasını sağlamak. Bunu kadınlar ve erkekler olarak birlikte başaracağız.’’ demiştiniz. İş dünyasında kadınların daha fazla etken olabilmesi için neler yapılabilir?
-Aslında iş dünyasında kadınların daha çok var olabilmesini ve daha çok yükselebilmelerini sağlamanın en iyi yolu hatta eğitim vb şeylerden bile daha önemlisi rol model çalışmalarıdır. Yani iyi örneklerin çoğalması ve görünür olması diğer kadınlara ışık olacak yollarını aydınlatacaktır. Donanımı olup cesarete ve kendine güvenmeye ihtiyacı olan kadınlara ‘o başarmış ben de başarabilirim’ dedirtebilirsek eşitliğe ulaşmamız o kadar hızlı olacaktır.
Burada özel sektöre ve hükümete de büyük görevler düşüyor.
Hükümet; Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersini ilkokuldan itibaren müfredata koyulmalı. Kadınların güvencesiz işlerde çalıştırılmasına büyük cezalar getirilmeli, mevcut yasalarımız mutlaka uygulanmalı, İstanbul sözleşmesi kadar önemli olan, şiddet ve tacizin olmadığı bir çalışma yaşamının bir hak olduğunu kabul eden uluslararası bir sözleşme olan ILO 190 imzalanmalı.
Özel sektör; işgücündeki kadınları destekleyen politikalar üretmeli, eşit işe eşit ücret konusunda hassas davranmalı, yönetim kurulunda kadın kotası uygulamalıdır. En önemlisi ise tepe yönetimin bunlara sahip çıkmasıdır. Çünkü kadınların iş dünyasında eşit temsil edilmesi karlılık, verimlilik, inovasyon konularında şirketlere de çok şey kazandıracaktır.
Siyasette ise %17 civarındaki kadın temsili çok düşük seviyelerde. Kadın temsilinin bu kadar az olduğu bir parlamentodan ekonomide, sosyal yaşamda, yönetimde kadın odaklı kararların çıkacağı elbette beklenemez. Her alanda kadın temsiliyeti’nin artmasının önceliği aslında parlamentodan geçiyor. Eşitleninceye kadar, kotaların yasalaşması, fermuar sisteminin getirilmesi gerekiyor. Şu an parlamentodaki kadın erkek matematiğine bakılınca bu kararların çıkması imkansız gibi görünüyor. Onun için artık bu seçimlerde mutlaka bütün bunların bir strateji dahilinde uygulandığını görmek istiyoruz.
-Girişimci iş kadınları federasyonu olarak 2023 hedefleriniz arasında Anadolu’da kadınların iş gücüne katılımını ve girişimciliğini teşvik etmek var. Kadın girişimci oranı ve kadın istihdamı konusunda 2023 yılı içerisinde diğer yıllara oranla büyük fark olur mu sizce?
-Kadın girişimciliğine bakınca 2002 yılında % 4 civarlarındayken 20 yıl sonra ancak % 13 ya da 14 civarına gelebildi. Evet bir ilerleme var ama bu çok düşük bir hız. Kadın girişimcilerin sermayeye erişimleri desteklenmezse, vergi ve faiz indirimleri gibi kolaylıklar sağlanmazsa, kadın dostu kredi programları yaygınlaştırılmazsa, özel şirketlerin kadın projelerine daha çok yatırım yapması için teşvikler sağlanmazsa 2023 yılında da büyük bir sıçrama olmasını beklemiyoruz. Ayrıca sadece girişimci kadınların değil tüm kadınların sorunu olan kreş ve yaşlı bakımı konusunda devlet ve özel sektör adımlar atmazsa işgücündeki kadın sayısı artmadığı gibi belki daha da düşecektir.
Bu yüzdendir ki GİFED olarak bütün bu problemlerin çözümü için savunuculuk yapmak ve sürekli gündemde tutmak üzere, kadının işgücüne katılım oranının 2030 yılında en az % 60 seviyesine ulaşabilmesi adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
-GİFED olarak birçok dernek ve federasyonlarla bir araya geliyorsunuz. Birlikte ortak yürüttüğünü projelerinizden bahsedebilir misiniz?
-Ortaklıkların çok önemli olduğunu biliyoruz ve bundan sonrası için daha da önem kazanacağının farkındayız. Tüm projelerimizi Federasyonumuzun üyesi 8 derneğimizle 8 şehirde yapabileceğimiz şekilde planlıyor ve uyguluyoruz. Böyle olduğunda projenin çarpan etkisi de çok yüksek oluyor. Amacımız Anadolu’da kadını güçlendirmek ve Anadolu’daki güçlü kadınları ortaya çıkarmak. Bu şekilde hibe çağrılarına da başvururken şansımızın yüksek olacağına inanıyoruz. Bundan sonraki hedefimiz yurt dışındaki dernek ya da federasyonlarla tanışmak, bir ağ kurmak ve birlikte işler yapabilmek. Bu vizyonla Katar ve Azerbaycan’daki iş kadınları ile de görüşmeye geçmiş bulunuyoruz. Ayrıca Barselona’da bulunan uluslararası iş kadınları dernekleri federasyonu olan AFAEMME ile de önceki tanışıklığımızı değerlendirerek birlikte çalışmayı hedefliyoruz.
Dernek ve Federasyonların dışında İş dünyası ve STK birlikteliğini önemsiyor, Üniversiteler, Kamu, Belediyeler ve Medya ile de ortaklıklar yapmanın da önemine inanıyoruz.
-İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer, Girşimcilik Zirvesi’nde ‘’Kadın şehri. İzmir’de güçlü bir kadın profili var. Vicdan ve cesaret sahibiler.’’ demişti siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yerel yönetimlerden istediğiniz desteği görebiliyor musunuz?
-Büyükşehir Bld Başkanımız böyle düşündüğü için biz daha başarılıyız ve manevra alanımız daha güçlü. Kendilerinin bizlere desteği çok kıymetli. Sadece destek de değil içimizden biri gibi hareket etmesi, empati kurabilmesi, belediyenin kaynaklarına erişimimizi kolaylaştırması bizler için bulunmaz fırsat. Girişimcilik Zirvesi GİFED organizasyonu ile Büyükşehir Belediyemizin sponsorluğunda, gerek konuşmacılar gerekse katılım açısından çok başarılı bir etkinlik oldu. Sayın Soyer kendisi de bizzat katılarak ‘Empatik Konuşmalar’ oturumunda konuşmacımız oldu. Biz İzmir’de yukarıda bahsettiğim ortaklıkları çok güçlü kurabiliyor ve birbirimizi motive edebiliyoruz. Yerel yönetimler güven duydukları STK’ları desteklerler. Biz 8 şehirde 8 güçlü derneğimizle çalıştığımız için bunun başka olumlu örneklerini de görüyoruz. Eğer doğru işler yapıyorsanız tüm belediyeler sizinle çalışmak istiyor. Çünkü artık gelecek hükümetin, yerel yönetimlerin ve STK’ların ortak iş yapabilme becerisine göre şekillenecek . İnsan kaynağı olarak da sadece İzmir değil Anadolu güçlü kadınlarla dolu. Biz zaten GİFED’i bu güçlü kadınlarla birlikte kurduk. Ve birlikte yüceltiyoruz.
-Başarılı ve girişimci bir kadın olarak ev hayatınız (Aile) ve iş hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz?
-Bu soru bana çok soruluyor. Aslında genç kadınlara örnek olmak için de bunu açıklamayı her zaman bir görev gibi görüyorum. Bir kadın olarak hemen hemen diğer kadınların geçtiği yollardan geçtim. Ben de üniversiteden mezun olup evlendikten sonra iş ve ev dengemi sağlamakta zorlandım. Planlarım yol alırken değişti, yeni planlar yaptım. Kötü hissettiğim zamanlar oldu, kendimi motive ettim. Hep öğrenmeye, yetkinliklerimi arttırmaya gayret ettim. Benim büyük bir şansım vardı, o da eşimdi. Beni hep destekledi, hayatın sadece iş ve evden oluşmadığının, sosyal yaşamda da bir kadın olarak var olunması gerektiğinin, bunun topluma da örnek olmak açısından önemli olduğunun her zaman altını çizdi. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine inanarak yaşadığımız bir ailemiz var. Onun için genç kızlara bu konuda tavsiyem partnerlerini ya da eş’lerini Toplumsal Cinsiyet Eşitliği merceği ile değerlendirsinler. Birlikte yaşanılan hayatta biri diğerinin haklarına saygı göstermezse ev ve iş hayatı dengesini oluşturabilmek çok zor. Çünkü eşitlik aile’de başlar.
-İzmirli girişimci kadınlardan size en çok gelen şikayetler, talepler nelerdir?
-İzmirli olarak ayrıştırmadan genel olarak girişimci kadınların sorunları nedir diye yanıtlamak istiyorum bu soruyu. Çünkü bu sorun bir devlet politikası… Ve kadınların sorunları genelde hep aynı. Şöyle ki, finansa erişim kadın girişimcilerin en büyük problemi, ardından pazara erişim geliyor. İşini kurdu, üretmeye başladı ama pazar bulamazsa ki bu kısımda genelde zorlanıyorlar, o zaman hepsi boşa gidiyor. Açılan işletmeler ya da küçük girişimler palazlanmadan kapatılmak zorunda kalıyor. İş’te burada mentorluk devreye girmeli. Ve tabii ki rol modeller. Eğitim de önemli. Bugün artık bilgiye erişim çok daha kolay, kadınlarımız yeter ki istesinler. Dijital ve teknoloji sayesinde bu yüzyılın cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil artık öğrenmeyenlerdir. GİFED gibi STK’lar da planladıkları eğitimlerle hem girişimci kadınların işlerini ilerletmelerini sağlayıp hem de girişimci olmak isteyen kadınları da eğitimlerle iş sahibi yapmak üzere çalışmalarını sürdürmektedirler. Ayrıca tedarik zincirlerine kadın işletmelerinin dahil edilmesi konusu da özel sektörün, yerel yönetimlerin ve kamunun üzerinde durması gereken bir konudur.
-Kadınların hayatın her alanında söz sahibi olabilmesi adına Huriye Serter olarak neler söylemek istersiniz?
-Enerjimizi çok daha farklı konulara verip oralarda çözümler üretebileceğimiz yerde sırf anayasamızın 10. Maddesinde yazan ‘Her insan yasalar karşısında eşittir’ ilkesinin uygulanmamasından dolayı bu yüzyılda ayrımcılığa maruz kalmaktan ve hala bunları konuşuyor olmaktan dolayı çok üzgünüm. Bizim kadınlar olarak istediğimiz tek şey bu maddenin uygulanması. Bu kadar basit aslında. O zaman her şey kendiliğinden çözülecek.
-8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü mesajınız nedir acaba?
-Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında, Mustafa Kemal Atatürk gerçekleştirdiği devrimlerle kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir.Bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, Türkiye Cumhuriyeti'nde toplumsal alanda yapılan en önemli yenilikler olmuş ve birçok Avrupa ülkesinden daha önce gerçekleştirilmiştir.O günlerde yakalanan çağdaş ivmenin bugün 21'inci yüzyılda maalesef aynı kararlılıkla yürütülemediğini üzülerek görüyoruz.Bu yüzden 8 Martları bir kutlama günü olarak değil kadınların sorunlarını ve çözüm önerilerini dile getirme, ayrımcılığa, şiddete karşı çıkma günü olarak görüyoruz. Bunun içindir ki 8 Martlar bir kutlama günü olarak kutlanıncaya dek mücadelemiz devam edecektir.
Bu keyifli röportaj için çok teşekkür ederim.