Toplantıya, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Başkanı Jak Eskinazi, Ak Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, Mhp İzmir İl Başkanı Veysel Şahin katılım gösterdi. Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Başkanı Jak Eskinazi konuşmasında "Sayın Bakanım, Değerli konuklar, Konuşmam için bana ayrılan süre az. Buna karşın ihracatçılarımızın size iletmemizi istediği mesajlar çok. O nedenle selamlamayı hızlıca geçerek direkt konularıma geçmek istiyorum.İhracatçılarımızın size mesajları çok fazla, Hükümetimizin de biz ihracatçılara yüklediği misyon çok büyük. Ben 69 yaşındayım. 7 yaşından beri iş hayatının içindeyim. Bugün dördüncü kuşağın yönetim kadrolarında olduğu sektöründe ihracatın yıldızı konumundaki firmaların Yönetim Kurulu Başkanıyım. Hayatım ihracatla geçti.Bugünkü gibi zorlu süreçleri çok az gördüm. Türkiye’de, 1980’li yılların başından beri iktidara gelen her hükümet ihracata dayalı büyüme modelini benimsediğini güçlü bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyor. Ancak son zamanlarda ihracata dayalı büyüme için gerekli adımları attığımızı söyleyemediğim için Ülkem adına çok üzgünüm. Bu düşüncelerimi, 2022 yılında 18 milyar 294 milyon dolar ihracat yapan Ege İhracatçı Birlikleri üyesi 7 bin 377 ihracatçımız, En önemlisi 85 milyon Türk insanı adına dillendirmeyi bir sorumluluk olarak görüyorum. Türkiye’ye 2022 yılında 254 milyar dolar döviz kazandıran sayıları 110 bini aşan ihracatçılar olarak Türk halkının bizlerden beklentilerini karşılamak için 7 gün 24 saat çalışıyoruz. 2022 yılında 237 ülke ve gümrüklü bölgeye ihracat yaptık. 2022 yılına girerken 2022 yılını “Altın Yıl” diye tanımlamıştık. İlk yarısı da çok güzel geçmişti. Sayın Bakanım, 2022 yılını üç farklı döneme ayırarak ihracat rakamlarını irdelemek istiyorum. İhracatçı birliklerimiz tarafından kayda alınan ihracat rakamlarına göre; 2022 yılının Ocak-Haziran döneminde ihracatımız yüzde 20’lik artışla 95,5 milyar dolardan, 114,4 milyar dolara çıkmıştı. Biz ihracat rekorları kırdığımız o dönemlerde de işlerin iyi gitmediğini, ihracat rakamlarındaki artış hızının 2022 yılının ikinci yarısında düşeceğini, belki ihracatta düşüşlerin yaşanacağını dillendirdik. Biz ihracatçılar, minimum 2-3 aylık sipariş periyotlarıyla çalıştığımız için 2-3 ay sonrasını net bir şekilde görebiliyoruz.Bu durum bazı sektörlerde çok daha uzun periyotlara ulaşıyor.Tabii ki, biz bu şekilde konuşurken başta karar vericiler ve gazeteci dostlarımız bize inanmadılar, ama kibarlıklarından inanmış gibi yaptılar.2022 yılının üçüncü çeyreğinde; ihracatımızdaki artış hızı düşmeye başladı. Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında ihracatımızın artış hızı yüzde 6,8’de kaldı. İhracat rakamımız, 51,4 milyar dolardan, sadece 54,9 milyar dolara ilerleyebildi. 2022 yılının son çeyreğinde de daha önceden öngördüğümüz gibi ihracatta eksiye düştük. 2021 yılının son çeyreğinde 59,3 milyar dolar olan ihracatımız, 2022 yılının Ekim-Kasım-Aralık aylarında yüzde 2,3’lük düşüşle 58 milyar dolara geriledi. 2022 yılının ilk yarısındaki ihracat tablosunu Rusya-Ukrayna savaşı ve dünyadaki resesyon beklentilerine rağmen sürdürebilirdik.Neden olmadı derseniz, Problemleri 3 başlıkta toplamak mümkün.Finansmana erişimde yaşadığımız zorluklar büyük problemlerimizden birisi.Yüksek enflasyon toplumdaki tüm katmanların dengesini bozuyor. Üçüncü büyük sorunumuz düşük döviz kuru.Tüm dünyadan ayrıştığımız ekonomik modelimiz bu üç sorunu daha da büyütmüş olabilir. Tüm dünyanın görüşlerine itibar ettiği iktisatçımızın bu yönde tespitleri var.Yine pek çok iktisatçımız, döviz kurunu baskılayarak enflasyonu düşürmenin mümkün olmadığını dillendiriyorlar.Biz ihracatçılarda, bu döviz kuruyla rekabetçi olamayacağımızı her fırsatta dile getirmeye devam ediyoruz. Anlayacağınız mevcut döviz kuru enflasyonla mücadelede size bir başarı kazandırmazken, bizlerin de rekabetçiliğinin önünde büyük bir set oluşturuyor. Özetle, hepimiz kaybediyoruz. İhracatçılar olarak, döviz kurlarının mevcut durumu bizlere acı veriyor.İhracatı kösteklerken, ithalatı artırıyor.Sayın Bakanım, Bizler her acıya dayanırız. Bu tabloyu tersine çevirebiliriz. Türkiye’nin potansiyeli buna olanak tanıyor. Öncelikle biraz önce saydığım üç soruna acil çözüm geliştirmeliyiz. Yüksek enflasyonla sorunlarımıza şifa bulamayız.Enflasyonun olduğu bir ülkede gelir dağılımı yoktur, alım gücü yoktur.İşsizlik, geçim sıkıntısı, fakirleşme ve kıtlık vardır. Bırakın ekonomik istikrarı, siyasi istikrar da yoktur.Enflasyon rakamlarının düşmesi için dünyada başarıya ulaşmış modelleri kullanabiliriz. Enflasyonu kontrol altına alana kadar çare olarak enflasyon muhasebesinin hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. İhracatçılarımızın finansmana erişimlerindeki sorunlar giderilmeli.İş dünyasının finansmana erişiminde finansman gider kısıtlamasının kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz.Dünya konjonktüründe negatiflikler yaşanıyor. İhracatımızın devamlılığı için ithalatta yapma zorunluluğumuz var. Tüketim malları ithalatı üzerinden alınan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) dışında üretmek ve ihracat yapmak için yapılan ithalatta bazı mallarda KKDF’yi geçtiğimiz süreçte sıfırlamıştınız. Vadeli ithalatta ve şirketlerin yurtdışından bulduğu kredilerde de KKDF’nin sıfırlanması gerektiğine inanıyoruz. Enerji piyasalarında yaşanan gelişmeler sonrasında bazı ülkeler bize göre çok daha uygun fiyatlara enerjiye erişebiliyorlar. Bizim mevcut enerji maliyetleriyle rakiplerimizle rekabet etme şansımız yok. Bunlarla ilgili tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bu bireylerin ya da şirketlerin tek başına alabilecekleri kararlar değil. Hükümetimizden kendi programlarında bunları değiştirecek önlemleri almalarını bekliyoruz. Sayın Bakanım, 6 Ocak’ta sizinle Türkiye İhracatçılar Meclisi’nde yaptığımız toplantıda bizlere dillendirdiğiniz ve sonrasında katıldığınız TV programlarında ifade ettiğiniz gibi ihracatta rekabetçiliğimizin sürdürülebilirliği ve artması, ithalatın azalması ve işsizliğin önüne geçmek için TL’nin değerinin düşmesi gerekiyor. Sizinle aynı dili konuşuyoruz. Aramızdaki tek fark, TL’nin piyasada gerçek değerini bulması için siz Hükümet olarak bizden çok daha fazla aksiyon alabilecek konumdasınız. Biz ihracatçılar ise bu konuda sizin atacağınız adımlara muhtacız. Siz Türk Lirası’nın nominal değerine kavuşması için gerekli adımları attığınız takdirde biz ihracatçılar 2023 yılı için ihracatımızı Orta Vadeli İstikrar Programındaki hedefler doğrultusunda artırma sözünü şimdiden verebiliyoruz. Sayın Bakanım, Daha önce yaşanmış bir olay, durum ya da olgunun tekrar yaşanabileceğini ifade eden “Tarih tekerrürden ibarettir” sözü bugün bizler için çok daha büyük anlamlar barındırıyor.Bugün 24 Ocak 2023. Başka bir ifadeyle 24 Ocak 1980 tarihinde hayatımıza, 24 Ocak kararları olarak giren ekonomi paketinin 43. Yıldönümü. 24 Ocak kararlarının en önemli maddelerinden birisi Türk Lirası’na yüzde 32,7 oranında devalüasyon yapılmasıydı. Günümüzde 18,80 TL civarında olan dolar kuru yüzde 32,7 arttığı takdirde 25 TL seviyesine gelecek. Bu da Türk ihracatçımızın rekabetçiliğine olumlu katkı sağlayacaktır.Bugünkü buluşmamızın bir milat olmasını diliyor, Türk ekonomisinin önünü açacak yeni bir 24 Ocak kararlarının hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Sayın Bakanım, Sözlerime son verirken altını çizerek belirtmek isterim ki; “İhracat pazarları bugünden yarına kazanılmıyor. İhracat sabır istiyor, emek istiyor. İhracatta bugün ekersiniz, birkaç yıl sonra ektiğiniz meyveleri toplamaya başlarsınız. Pazarları kazanmak uzun zaman alırken, kaybetmek bir günde oluyor. Günümüzde Türk ihracatçısı olarak bugün pazarlarımızı kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Bizim elimizden tutun bu ihraç pazarlarımızı kaybetmeyelim. Siz, bizim yolumuzdaki taşları temizleyin, biz ihracatçılar olarak Cumhuriyetimizin Birinci Yüzyılında olduğu gibi, İkinci Yüzyılında da ülkemiz için üretmeye, istihdam sağlamaya, ihracat yapmaya, ülkemizi büyütmeye ve en önemlisi 85 milyon insanımız için sosyal barışa katkı vermeye devam edelim.”Bugün dillendirdiğim taleplerimiz yerine getirildiği takdirde 2023 yılını “Kayıp Yıl” olmaktan kurtarabiliriz. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa bizim kendimizin yapacaklarıyla 2023 yılını kurtarmamız, İhracat Ailemizi eksiksiz 2024 yılına taşımamız mümkün olmaz. Sayın Bakanım, Bu zorlu süreçte bizlerle iletişiminizi güçlü tuttuğunuz, dertlerimizi anlatmak istediğimiz her zaman diliminde bizlere zaman ayırdığınız için ihracatçılarımız adına şükranlarımızı. sunuyorum. Hepinizi Ege İhracatçı Birlikleri ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum. Sonuçları bakımından verimli bir toplantı olmasını diliyorum." dedi.İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ise konuşmasında;Sayın Bakanım,Değerli Başkanlar,Kıymetli misafirler,Sevgili medya mensupları,İzmir Ticaret Borsası adına hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.Kıymetli bakanım, sizi İzmir’de ağırlamaktan ziyadesiyle memnunuz.Güzel şehrimiz İzmir’e hoş geldiniz.Kıymetli hazirun,Bugün, gel geç sıkıntıların ötesinde, esasen hem bugünün meselelerini hem geleceğimizle ilgili umutları ilgilendiren birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum.2023 Davos zirvesi geçen hafta sona erdi.Zirvenin riskler raporunda dünya için gelecek 10 yıl için öngörülen küresel riskler sayılıyor.Bu on riskin altısı;İklim değişikliğini hafifletememe,İklim değişikliğine uyumda başarısızlık,Doğal afetler ve aşırı hava olayları,Biyolojik çeşitliliğin azalması ve ekosistemin çöküşü,Doğal kaynak krizleri,Ve büyük ölçekli çevresel hasar olayları gibi bundan 15-20 yıl önce dünyanın çokta gündeminde olmayan risklere işaret ediyor.Bu nedenle gelecek 10 yılda; çevresel riskleri azaltmak ve küresel rekabet gücümüzü artırmak amacıyla, üretim ve ticaret sistemlerimizin çevreci dönüşümü ve bu dönüşüme imkân sağlayacak fonlama mekanizmaları önceliğimiz olmalı.Sayın Bakanım,Gelmek istediğim nokta şu: Eğer ikinci asrımız gerçekten dünyada Türkiye Yüzyılı olsun istiyorsak, tüm sorun alanlarımızda sürdürülebilirliği sağlayacak bir irade ortaya koymamız şart.Borsa olarak bizim işimiz tarımsal ürünlerin ticareti.Tarım ve hayvancılığın küresel düzeyde ne denli stratejik bir değer olduğunu artık tartışmaya gerek bile yok.Son 2-3 yılda yaşananlar gıda güvenliğinin ve güvencesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı.Öncelikle yüksek tarımsal üretim potansiyelimiz ile dünyanın avantajlı ülkelerinden birisi olduğumuzu söylemek isterim.2002 yılında tarımın Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’da yüzde 12’ye yakın olan payının 2021 sonunda yüzde 5.7’ye gerilediğini görüyoruz.Tarım ve hayvancılığın milli gelirdeki payının bu denli erimesi tüm dünya için bir çarpık gelişme sorunu ve bence Türkiye pek çok ülkenin düştüğü bu hataya düşmemeli.Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’da tarım ve hayvancılığın payını yeniden yüzde 10’un üzerine çıkartacak her türlü adımı kararlılıkla atmamız gerektiğini düşünüyorum.Bunun için çağın rekabetinin getirdiği yenilikçi bir anlayışa ihtiyaç var.“Tarım 4.0” ya da “Akıllı Tarım” olarak tanımladığımız bu yeni anlayışın çok ciddi bir şekilde temel politika unsuru olması gerekiyor.Sayın Bakanım,İzmir Ticaret Borsası olarak 130’uncu yılımızda yeni gelecek vizyonumuzu “Tarımın Servetini Dönüştürmek” olarak belirledik.Dünyanın bu en bereketli topraklarında binlerce yıldır demlenen değerleri, hakkını vererek geleceğe taşımak için gücümüz yettiğince projeler geliştirdik.“İzmir Tarım Teknoloji Merkezi” ve “Ege Gastronomi Hareketi” son dönemdeki iki önemli projemiz.Amacımız, İzmir’i tarımın silikon vadisi haline getirecek öncü adımlar atmak.Bu projeleri uygun bir zamanda ayrıntılarıyla anlatıp desteğinizi almaktan memnuniyet duyarız.Kıymetli Bakanım,İzmir, bu ülkenin göz bebeği.81 il arasında Türkiye’nin üçüncü büyük ekonomisi.Ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’na katkımız yüzde 6.4 düzeyinde.İlk iki sırada yüzde 30.4 ile İstanbul ve yüzde 9.2 payla Ankara geliyor.Ankara’nın başkent oluşunun etkisi ve İstanbul’un obez büyümesi karşısında İzmir’in çok önemli bir avantajı var.İzmir sanayi, hizmetler ve tarım gibi üç hayati alanda da iddialı olan dengeli bir kent.Nitekim sanayi ve hizmetlerde üçüncü sıradayken tarımsal milli gelirde ikinci sıradayız.Fakat daha da önemlisi, Ege bölgesi gibi ülkenin en değerli hinterlandına sahibiz.Bunun anlamı şu: İzmir’e yapılan yatırımların çarpan etkisi çok daha yüksek.Bu nedenle hükümetimizin;Tarımı teknolojiyle büyütme çabalarımıza desteğini artırması,Kuraklıkla mücadelede sürdürülebilir çözümler üretmesi,Girdi maliyetlerindeki büyük sıçramanın yarattığı tahribatı önlemesi,Dikili, Kınık ve Bayındır’da yürüttüğümüz tarıma dayalı ihtisas organize bölgelerine omuz vermesiVe finansmana erişim sıkıntısına çare olması hayati önemde.Sayın Bakanım,İzmir Ticaret Borsası olarak, tarımdaki sorunlarımızı çözemediğimiz sürece ekonomideki sorunları da çözmemizin mümkün olmadığına inanıyoruz.Bu nedenle toprağa ve ona emek verenlere daha çok bakmalıyız diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum." açıklamasında bulundu. Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener konuşmasında "Sayın Bakanım,Sayın Valim,Sayın Milletvekillerim,Sayın İl Başkanlarım,Oda, Borsa ve Birliklerimizin Kıymetli Başkanları,İzmir İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri,Kıymetli Üyelerimiz,Değerli Basın Mensupları, Sayın Bakanım, Güzel İzmirimize hoş geldiniz. 1 ay gibi kısa bir süre içerisinde sizi kentimizde tekrar görmekten memnuniyet duyuyoruz. Bizlere ayırmış olduğunuz kıymetli vaktinizden dolayı sizlere üyelerimiz adına teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım, Kıymetli Konuklar, Ülkemiz ekonomisinin en önemli sorununun enflasyon olduğunu görüyoruz. Bu yüzden, işlerimizin sürdürülebilirliği ve yatırım kararlarını sağlıklı verebilmemiz açısından, öncelikli olarak enflasyon seviyesini ve para politikasının yönünü bugünden tahmin etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu veriler sadece 2023 için değil; 2024 yılı için de önemli olacak. Aralık ayının baz etkisiyle %64,27 olarak gerçekleşen yıl sonu enflasyonunda önümüzdeki 3 ayda da düşüşlerin yaşanabileceğini öngörüyoruz. Ancak bu yılın ilk çeyreğinden sonraki kritik dönemde enflasyonun yeniden yükselme eğilimine girme riskini göz ardı edemeyiz. Enflasyonla mücadeleyi sadece baz etkisine bağlamanın doğru olmadığı kanaatindeyiz. Yanı sıra enerji fiyatları, kredi politikası, EYT düzenlemesi ve asgari ücrette yapılan güncelleme ve bunun diğer maaşlara yansımasının baz etkisini azaltacağını ve fiyatlar genel seviyesine ivme kazandırabileceğini de unutmamamız gerekiyor.Enflasyondaki düşüşün nasıl sağlanacağıyla ilgili soru işaretlerinin giderilmesine ve piyasalarda güvenin yeniden tesis edilmesine ihtiyaç var.Bunun için de; uluslararası alandan gelebilecek negatif şoklara karşı, Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını arttırmak üzere; enflasyon-cari açık-büyüme üçgeninde alternatif bir senaryo üzerinde çalışılması, enflasyonla mücadelede para ve sermaye piyasası enstrümanlarının kullanıldığı, tüketim, tasarruf, kur ve faiz dengelerinin sağlandığı, etkin ve akılcı yönetildiği politikaları içeren bir paketin mutlaka uygulanması gerektiğine inanıyoruz.Makro ihtiyati tedbirler kapsamında yapılan düzenlemelerin şu ana kadar hedeflenen faydayı sağlayamadığını görüyoruz. Deneyimleme süreci sonunda sosyal yapıyı olumsuz etkileyen bir enflasyon, reel seviyesi düşük bir Türk Lirası’na rağmen, yükselen cari açık ile karşı karşıyayız. Alınan ekonomik ve finansal kararların maliyeti artarken, seçim sonrasına ötelenen ek maliyetlerin oluşabileceğini de öngörüyoruz.Enflasyonun düşmesi için, yılın ikinci yarısında talebin ciddi bir şekilde daralması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle para politikasında bir değişiklik olup olmayacağına dair görüşleriniz bizler için çok önemli.Öncelikli konularımız arasında; para politikasının normalleşmesine ilişkin beklentimiz de yer alıyor. Politika faizi ile piyasa faizi arasındaki fark azaldığı zaman, borç verenler ve borç alanlar, döviz açığı ve fazlası olanlar bilançolarında ani değer farklılıkları ile karşılaşabilirler. Bilançoların yeniden sermayelendirme ihtiyacının doğduğu hassas bir döneme girebiliriz.Bu süreç, enflasyon muhasebesini firmalarımız için zorunluluk haline getirdi.Hem iç piyasaya hem de ihracata yönelik faaliyette bulunan firmalarımız, bilançolarındaki fiktif kar ve matrahlar nedeniyle haksız şekilde yüksek vergiler ödemeye devam ediyor. İş dünyası olarak enflasyon muhasebesinin uygulanması konusunda da gerekli adımların atılmasını önemsiyoruz.Sayın Bakanım,Türkiye Ekonomi Modeli açıklandığı zaman artan ihracat ve turizm gelirlerine bağlı olarak cari açık fazlasına ulaşacağımız hedeflenmişti.Bugün ise cari açığın finansmanında eskiden çok önemsemediğimiz ve sıcak para dediğimiz kısa vadeli yatırımların payı azalırken, rezerv kullanımına ve net hata ve noksan denilen kaynağı belirsiz döviz girişine daha bağımlı hale geliyoruz.Yarısından fazlası net hata ve noksan ile finanse edilen ve Ocak-Kasım 2022 itibariyle 41,8 milyar dolara ulaşan cari açığın; Türk Lirası’nın istikrarı ve ekonomik büyümenin sürekliliği ile ilgili olarak yatırımcılara ihtiyaç duyulan öngörülebilirliği sağlayamayacağını da ifade etmek isterim. Bu durum aynı zamanda ülke risk primimizin de yüksek seyretmesine neden olan etmenler arasında yer alıyor.Pek çok firmamızın finansmana erişimde ciddi sıkıntılar yaşamaya başlaması ve kredi alma koşullarının gittikçe ağırlaşması sıkça dile getirdiğimiz başlıca konular arasında yer alıyor.Üyelerimizin finansmana erişimi yetersiz kaldığı sürece; üretim, yatırım ve ihracat potansiyelimizin etkin bir şekilde kullanılmasında sorunlar yaşanması kaçınılmaz. Bu nedenle, işletmelerimizin en büyük sorunu olan finansmana ulaşmada yaşanan zorlukların çözümü noktasında açıklanan 14 aşamalı KGF Paketini olumlu buluyoruz.Bununla birlikte, KGF paketlerinin kalıcı bir fayda üretmesi için sürekliliklerinin sağlanması ve Eximbank kaynaklarının artırılması gerektiğini de ifade etmek isterim.KGF paketlerinin dağılımı ve kullanım şartlarında yaşanan sorunları da paylaşmak istiyorum. Öncelikle bankalar tarafından şubelere tahsis edilen miktarlar nedeniyle üyelerimin birçoğu bankalardan limit olmadığına dair bilgi alıyorlar.Üyelerimizin tüm sektörlerimizi ilgilendiren, önemli taleplerinden biri de, kamu borçlarının yeniden yapılandırılması. Sayın Cumhurbaşkanımız dün bu konuda açıklama yaptı, teşekkür ederiz.Stok affı, matrah artırımı, kasa affı gibi uygulamaları içeren yeni bir yapılandırma hakkında kapsamlı bir çalışma yapıldığını da memnuniyetle öğrendik. Ancak tüm kamu ödemelerini düzenli olarak gerçekleştiren iş insanlarımızın teşvik edici bir indirimi hak ettiğini düşünüyor, bunun devletimiz ve iş dünyamız arasındaki bağı daha da güçlendireceğine inanıyorum.Sayın Bakanım,Seçime kadar olan süreçte beklentilerimiz arasında ayrıca; ülkemizin yeniden doğrudan yabancı sermaye akımlarını çekmesi için uluslararası finans dünyasına güven tesis etmesi yer alıyor. Bunun tek yolu istikrarlı, kararlı ve tutarlı ekonomik politikalardan geçiyor.Ancak piyasa faizlerine ve reel sektörün işleyişine yapılan müdahaleler, fiyatlama davranışlarının daha da bozulmasına sebep oluyor. Fiyatlama mekanizmasının yanlış politikalar sonucunda bozulması karşısında, daha fazla makro ihtiyati tedbirle karşılaşıyoruz.Faizler düşmesine rağmen, risk primleri yüksek olduğu için, fiyatlamalar daha fazla müdahale ile düzeltilemiyor ve arz-talep dengesinin bozulmasına neden oluyor.Siz de konuşmalarınızda, ülkemizin serbest piyasadan asla taviz vermeyen bir ülke olduğunu vurguluyorsunuz.Ancak ekonomiye yön veren kurumlar olan Merkez Bankası ve BDDK’nın bazı tedbirlerinin piyasamızı gereğinden fazla sıkıştırdığını, kararların piyasalardaki oynaklığı arttırdığını, serbest piyasa koşullarını zorlaştıran kararlarla ve sermaye kontrolü algısı yaratarak güvensizliğe neden olduğunu da belirtmek zorundayım.Özellikle Merkez Bankamızın sık aralıklarla makro ihtiyati tedbirleri devreye alması, iş dünyamızın uyum sürecini zorlaştırıyor. Günlük politika değişikliklerinin, sistemin bütünlüklü ve istikrarlı bir şekilde geliştirilmesinde sıkıntılar yarattığı kanaatindeyim.Ayrıca, günübirlik alınan kararlar ve yapılan ani değişiklikler ticaretin ve ihracatın akışında zorluklar yaşanmasına, mali zararlara, üretim dengelerindeki bozulmalara neden oluyor.Sayın Bakanım,Geçtiğimiz yıl içerisinde, temel gıda ürünlerinde, konutlara yönelik elektrik fiyatlarında, çalışanlarımıza yapılan elektrik ve doğal gaz destekleri üzerinden alınan vergi ve prim yükününün kaldırılmasında, hijyenik ürünler başta olmak üzere toplumumuzun her kesimini ilgilendiren ürünlerde yaptığınız KDV indirimleri sektörlerimize bir nebze de olsa nefes aldırdı.İhtiyaç olan sektörlerde KDV indiriminin devamı konusunda üyelerimizden talepler gelmeye devam ediyor.KDV ve tevkifat uygulamaları çok karmaşık bir yapıya sahip. Her sektörden iş insanımızın anlayabileceği sade, kolay uygulanabilir bir sistemin hayata geçirilmesi beklentilerimiz arasında yer alıyor.İş dünyasını ilgilendiren makro-ekonomik konulara ilişkin çözüm önerilerimizi sizlerle paylaştım. Sektörlerimizin gelişimini etkileyen ve işlerini geliştirmelerini kısıtlayan taleplerimizi ise üyelerimiz size bizzat aktaracaklar.Ayrıca, Meslek Komitelerimizden gelen sektör sorunları ve çözüm önerilerimize de, hazırladığımız dosyamızda detaylı olarak yer verdiğimizi belirtmek istiyorum.Sayın Bakanım,Güncel sorunlarımızın sebeplerini iyi anlayarak globalleşmenin gideceği yönü iyi analiz edip, ülkemizin geleceğe yönelik stratejik politikalarını buna uygun şekilde orta ve uzun vadeli planlamamız gerektiğine inanıyoruz. Şubat ayında düzenlenecek İzmir İktisat Kongresi’nin, 100.yılında bu bakış açısına hizmet edecek bir vizyonla gerçekleşmesini diliyoruz.Yatırım önceliklerimizi küresel alandaki eğilimler dikkate alınarak yeniden düzenlemeli, gıda ve enerjideki yatırımlarımızı da gözden geçirmeliyiz.Özellikle gıda, tarım ve enerjiye yerel anlamda odaklanmalı ve bu alanda milli politikalarımızı revize etmeliyiz. Ülkemizin bu okumayı doğru yapması, geleceğin dünyasında bulunacağımız konumu güçlendirecektir.Cumhuriyetimizin 100. yılını, küresel ölçekli dönüşüm süreciyle iç içe geçmiş olarak yoğun bir gündemle karşılıyoruz. Bu nedenle, 2023’ün, birikmiş sıkıntılarımızın ve artan beklentilerimizin çözümleriyle geldiği, bununla birlikte derinleşen değişim ve dönüşümün yaşanacağı bir yıl olmasını öngörüyoruz.Sayın Bakanım,Konuşmama son vermeden önce KGF paketlerinin devreye girmesi, kamu borçlarının yapılandırılması, asgari ücret desteğinin artırılması, teknoloji destek programı, çiftçilere yönelik teşvikler ve Yeni Evim Paketi gibi programların hayata geçirilmesini sağladığınız için başta Sayın Cumhurbaşkanımıza ve zat-ı alinize teşekkür ediyorum.Bizler ülkemizin gücüne ve potansiyeline her zaman inandık ve inanmaya devam ediyoruz. Ekonomik olarak yaşadığımız sıkıntıları Türkiye ekonomisinin dinamizmi, üretim gücümüz, tedarik süreçlerinin iyi yönetilmesi ve turizm-tarım-sanayi-ihracat potansiyelimiz sayesinde hep birlikte aşabiliriz.Devletimizin gücü ve sanayicimiz, tüccarımız, esnafımız, çiftçimiz ve işçimizin özverili çabalarıyla bu zor dönemi hep birlikte aşarak düzlüğe çıkabileceğimize inanıyorum. Bizler iş insanları olarak, moral motivasyonumuzu yüksek tutmalı ve aynı inançla çalışmaya ve üretmeye devam etmeliyiz.Kardeş kurumlarımızla birlikte düzenlediğimiz toplantımızda bizlerle birlikte olduğunuz için size tekrar teşekkür ediyorum. İstişare toplantımızın yararlı olacağına ve bugün burada birçok talebimize karşılık bulacağımıza olan inancımla, sizleri saygılarımla selamlıyorum." dedi. Ege Bölge Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar" Sayın Bakanım,Sayın Valim,Değerli Milletvekillerimiz,Sayın Başkanlar,Saygıdeğer Konuklar,Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,Ege Bölgesi Sanayi Odası adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz. Sayın Bakanım,İzmir’de sizleri ağırlamaktan mutluluk duymaktayız. Vakit ayırdığınız için teşekkürlerimizi arz ederim. Sayın Bakanım,Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, yıllardır her platformda vurguladığımız ve küresel ekonominin geldiği noktada bizleri haklı çıkaran, “ÜRETİM YOKSA, KALKINMAK HAYALDİR” diyerek, başlamak istiyorum.Çünkü, pandemi öncesinde tanık olduğumuz ticaret savaşları, pandemi ile birlikte güçlenerek dünyada yeni bir değişim ve dönüşümü başlatmıştır. Ve dönüşümün temelinde “kendi kendine yetebilmek” yani “üretim” yer almaktadır.Böyle bir süreçte; %99’u KOBİ olan bir yapıda, ihracatımızın %30’unu gerçekleştiren KOBİ’lerimiz, yeni düzene nasıl uyum sağlayacak? İşte bu noktada öncelikli talebimiz, rakiplerimizle eşit şartlarda rekabet edebilmemize engel olan güncel konuların çözümünün hızlandırılması ve bir DÖNÜŞÜM STRATEJİSİ kurgulanmasıdır.İhtiyaç duyduğumuz “Yeni bir yatırım, üretim ve büyüme modelinin” odağını, BİLGİ BAZLI SANAYİ oluşturmalıdır. Bunu da katma değerli yerli üretimle başarabiliriz. Peki ama nasıl? Ar-ge merkezleri özelinde bir örnek vermek istiyorum.Ülkemizde 2008’de kurulan Ar-Ge merkezi sayısı 20 iken, bugün 1.254’e yükseldi. Ancak, kg başına ihracat fiyatı 1,63’lerden 1,26 dolara geriledi. Ve küresel ticaretten aldığımız pay sadece %1 olup, kişi başı milli gelirimiz 9.587 dolardır.Hep örnek gösterilen Güney Kore’nin küresel ticaretteki payı 1970’lerde binde 38 iken günümüzde %3’e ve kg başına ihracat birim fiyatı, ortalama 3 dolara yükseldi. Kişi başı milli gelir ise G.Kore’de 35 bin dolardır. Yani, bilgi bazlı sanayi noktasında eksiklerimiz çok ve bunları tamamlamadan da ilerlememiz zor. Bu açığımızı ancak, üretim ve eğitim 4.0 entegresyonu ile kapatabiliriz.Bir diğer konu da, üretiyoruz ancak, TİCARETİ KİMİNLE YAPACAĞIZ? Çünkü, ticaret savaşları ile birlikte kutuplaşma arttı. Küreselleşme yerini korumacılık ve bölgesel anlaşmalara bıraktı. Dünya adeta 3 blok halinde. ABD, Avrupa ve Uzakdoğu kendi kurduğu bölgesel anlaşmalarla ticaretini artırmayı hedeflemektedir. Biz anlaşmaların dışındayız. O nedenle, ihracatımızın neredeyse yarısını yaptığımız AB ile Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesi görüşmeleri hızlandırılmalıdır.Dünya ticaretinin %80’ini elinde tutan on ülke var ve bizim hem bu ülkelerle olan ticaretimizi artırmamız, hem de bulundukları ticari birlikteliklerin, anlaşmaların içinde yer almamız lehimize bir adım olacaktır.Bununla birlikte, ticarette söz sahibi olan ülkelerin daha çok rezerv tutarak, dalgalanmalardan daha az etkilendiğinin de altını çizmek isterim. Sayın Bakanım,Öncelikli çözüm bekleyen konularımızdan biri YÜKSEK ENFLASYONDUR. Bugün küresel ekonominin de ana gündemi enflasyonla mücadeledir. Ancak, biz oran olarak ayrışmaktayız. 2022 Üretici Fiyat Endeksi 12 aylık ortalaması %128 iken, TÜFE %72 gerçekleşti. ÜFE-TÜFE farkından dolayı, pazarda fiyatlar düşmemekte, enflasyona neden olmakta, öngörülebilir fiyatlama yapılamamaktadır. Vatandaş açısından da refah kaybına yol açmaktadır. Bu nedenle, enflasyonu düşürmeye yönelik, kalıcı adımların hızlandırılması son derece önemlidir. Bununla birlikte, Kanuna göre uygun şartları oluşan enflasyon muhasebesine geçilmesi de beklentilerimiz arasındadır. İş dünyamızın bir diğer ana konusu da FİNANSMANA ERİŞİMDİR. Son açıklanan 250 milyar TL’lik kredi paketi ve talebimiz olan EYT kredisi için çok teşekkür ediyoruz. Gelen talepler doğrultusunda yeterliliğini hep birlikte göreceğiz. Ancak, henüz bankalarca kredi açılmadığını da belirtmek isterim. Uzun bir zamandır kredilerde karşımıza üç konu çıkmaktadır. Birincisi istediğin miktarda kredi temin edilememektedir. İkincisi alınan kredi faizi, politika faizinin çok üstünde ve maliyetli olmaktadır. Üçüncüsü de kredinin vadesidir. Kredi/mevduat oranına baktığımızda; 3 sene önce %120’lerde iken, bugün %88’lere geriledi. Sonuçta da, özsermayesi yetersiz, teşvik kapsamında yatırımı olmayan ve ihracat yapamayan firmaların krediye ulaşmasındaki zorluklar, çarkların dönmesini güçleştirmektedir. Kredi kullanımındaki sınırlayıcı düzenlemeler ve mevzuat değişikliklerinden dolayı, ticari kredilere ulaşım her geçen gün zorlaşmaktadır. Şöyle ki;• Yurtdışı bankalara 50 bin doların üzerinde yapılan transferlerde, bankalara getirilen yükümlülük, firmaların işlerini geciktiriyor. Benzer şekilde, kredi karşılığında istenen fatura kontrol yükümlülüğü de firmaların işlemlerini uzatıyor.• İhracat taahhüdü yoksa kredi verilmek istenmiyor. Yatırım kredilerinde yeterli kaynak olmadığı için 5 yıllık dolar kredisine %12-13 gibi çok yüksek faiz isteniyor.• Merkez Bankası tarafından sürekli olarak yapılan değişiklikler, özellikle maliyet açısından bankaları zorlarken, bankalar da ticari kredi vermekte isteksiz davranıyor.• Örneğin, Merkez Bankası bankalarda toplam mevduatın %60’ın altında TL olması halinde komisyon ücretini %17’ye artırınca, bu da mevduat faizlerini %27’lere çıkarttı.• İBKB’ye veya DAB’a bağlanan ihracat bedellerinin en az %40’ının ilgili bankaya satılması zorunluluğu gibi uygulamalar da uluslararası ticarette ödeme aracı döviz olan ihracatçımızı oldukça zorlamaktadır.İş dünyasına olumsuz yansıyan bu uygulamalar sürdürülebilir değildir. Beklentimiz, reel sektörün kredi talebinin uygun vade, miktar ve faiz düzeyinden karşılanmasıdır. Aksi halde, ekonomi yönetiminin iç talebi canlandırmaya yönelik olarak attığı adımlar, yerli üretimi değil, ithalatı besleyecektir. Krediler kadar önemli bir konu da REEL KURLARIN DÜZEYİDİR. TL’nin döviz karşısında aşırı değerlenmesi de, eksik değerlenmesi de sanayimize ve ekonomimize zarar vermektedir.Bu nedenle, para ve kur politikalarımızın TL’nin değerini; ihracatı veya ithalatı yapay/geçici olarak artırmasına neden olmayacak düzeyde yani gerçekçi değerde tutması gerekmektedir. Dolar/TL Eylül ayında 18.28, Aralıkta 18,64 iken Ekim-Aralık döneminde TÜFE ortalama %2,67’dir. Aylardır devam eden Dolar üzerindeki baskı, ihracatçıları zor durumda bırakmaktadır. 4 aylık oluşan enflasyon artışı hesabına göre; Dolar kurunun 20-21 TL civarında olması gerekmektedir. Diğer yandan, üretim ve ihracatın sürdürülebilirliği ve küresel pazarlarda rekabet edebilmek açısından doğrudan üretimde kullanılan ELEKTRİK, DOĞALGAZ VE MOTORİN üzerindeki vergilerin makul düzeylere çekilmesi gerektiği de bir diğer beklentimizdir. Sayın Bakanım,Kamuya iş yapan firmaların kamu alacaklarında ödeme süreleri oldukça uzamıştır. Birikmiş alacakları da malumlarınız. Ödemelerin acilen yapılması piyasadaki nakit akışının yönetilmesine katkı sağlayacaktır. Yabancı sermaye yatırımlarının ülkemize yeniden gelmesini birçok açıdan çok önemsiyoruz. Bunun için de, temel kriter olarak öncelikli baktıkları hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ile kurumların bağımsızlığının sağlanması da son derece önemlidir. Sayın Bakanım,Sözün özü; sanayimiz geliştiği, büyüdüğü, ihracat yapabildiği sürece bölgemizin, ülkemizin refah seviyesi artar. İstihdam kapasitesi büyür. Biliyoruz ki, her kriz ortamının yarattığı bir de fırsatlar zinciri vardır. Bizim sanayicimiz, Pandemide krizi fırsata çevirerek çok başarılı bir performans sergilemişti. Bugün ise, küresel ekonomi hiç olmadığı kadar kaos ve belirsizliğin içinde. Bu süreçte Çin’in yaşadığı sorunların devam etmesi ve Çin’e olan tepki, ülkemizi alternatif üretim merkezine dönüştürme fırsatı yaratıyor. İşte bu süreçte, bizim atacağımız adımlar stratejik önem taşımaktadır. Paylaştığım konu başlıklarının bu kapsamda değerlendirilmesini, gerek yerli, gerekse yabancı yatırımcıların ekonomide güven ve öngörülebilirlik aradığını da dikkatlerinize arz ederim. S&P’un 2023 için rapor başlığı "Kolay Çıkış Yolu Yok." Evet, farkındayız.Ancak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında birlikte, tek vücut bir şekilde küresel ekonominin tüm güçlüklerini, akılcı politikalarla aşacağımıza, yeni bir heyecan ile ülkemizi hedeflenen seviyeye getireceğimize olan inancımla, konuşmamı tamamlamak istiyorum." dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati konuşmasında "İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Kıymetli İzmirliler, Saygıdeğer Katılımcılar, • Ülkemizin hem siyasi hem de ekonomik bağımsızlığının temellerinin atıldığı gazi ve güzide şehirlerimizden biri olan İzmir’de, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. • Bugün burada İstiklal Mücadelemizin kahramanlıklarıyla dolu, Ege’nin incisi, kadim ve güzel İzmirimizde sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.İzmir Ekonomisi:• İzmir, 2021 yılında tam yüzde 14,1 büyümeyi başarmanın yanı sıra, ihracatını da 2022 Kasım itibarıyla 20 yıl öncesine göre 6 kat artırarak 16,9 milyar dolara çıkarmıştır.• Bu dönemde İzmir, Türkiye’nin en çok ihracat yapan 2’nci ili olmuştur.• Ayrıca, 2022 Kasım itibarıyla, İzmir’in yıllıklandırılmış olarak 3,3 milyar dolar dış ticaret fazlasına ulaşmasını da oldukça kıymetli bulduğumu belirtmek isterim.• İzmir, bir sanayi ve tarım şehri olmasının yanı sıra, tarihi, doğal ve kültürel zenginlikleriyle aynı zamanda tam bir turizm şehridir. 2022 yılında misafir ettiği 1,5 milyon yabancı ziyaretçiyle turizmin altın yılı olan 2019 yılındaki seviyeyi de aşmayı başarmıştır.• Siz, İzmir’e gönül vermiş gayretli iş insanlarımızı, küresel çalkantıların derinden hissedildiği bir dönemde dahi inançla çalışarak kaydettiğiniz bu başarılardan dolayı can-ı gönülden tebrik ederim. 4• İnşallah, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı politilalarımızla daha nice başarılara beraberce imza atacağız.KÜRESEL EKONOMİDEKİ GELİŞMELERDeğerli Misafirler,• Bildiğiniz üzere, kapanmalara yol açan salgın, Çin’de uygulanan Sıfır-Kovid politikası ve Rusya-Ukrayna Savaşı küresel aktivite ve ticaret üzerinde çeşitli sorunlara yol açtı. 5 • Bu gelişmeler sonucunda hızla artan enflasyonu düşürmek amacıyla birçok ülke merkez bankası para politikasında sıkılaşmaya giderken finansman maliyetleri önemli ölçüde yükseldi ve resesyon beklentileri de giderek güçlendi.• 2023’e ise emtia fiyatlarındaki gevşeme ve Çin’in salgın önlemlerini gevşetmeye başlamasıyla daha olumlu bir atmosferde giriş yaptık.• Diğer taraftan, küresel ısınma nedeniyle yaşanan kuraklık ve doğal afetler ekonomik aktiviyeyi uzun vadede baskılayan en büyük tehditlerin başında geliyor.• Bu sebeple, siz değerli iş insanlarımıza çevre dostu, sürdürülebilir yatırımlar yapmanızı öneriyorum.• Vatandaşlarımızın da aynı bilinçle israftan sakınarak su ve enerji tasarrufunda bulunmalarının çok kıymetli olduğuna inanıyorum.• Rabbime de yaşadığımız kuraklığı ve sıcak hava dalgasını bereketli yağışlarla gidermesi için niyazda bulunuyorum.Türkiye Ekonomisindeki GelişmelerKıymetli Katılımcılar,• Türkiye, son yüzyılın en zor yıllarından biri olan 2022 yılındaki krizleri fırsata çevirmeyi başarmıştır. Tüketici güven endeksi gibi öncü göstergeler de 2023 yılında ekonomimiz hakkında olumlu işaretler vermektedir.• Bu başarıların temelinde 20 yıldan bu yana elde ettiğimiz kazanımlar olduğu gibi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracata odaklanan Türkiye Ekonomi Modelimiz de önemli bir paya sahiptir.• Nitekim, 2022 yılının ilk üç çeyreğinde G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülkelerden biri Türkiye olmuştur.• Sürdürülebilir büyüme açısından önem arz eden makine teçhizat yatırımları ülkemizde 12 çeyrektir kesintisiz artmaya devam ediyor.• Ekonomik aktivitedeki güçlü toparlanma ve etkili politikalarımız sayesinde, 2021 başından 2022 Kasım ayına kadar 4,5 milyon vatandaşımıza ilave istihdam oluşturduk.• Toplam ihracatımızı, sizlerin de yüksek orandaki katkısıyla, 254,2 milyar dolara çıkartarak Cumhuriyet tarihimizin rekorunu beraberce kırdık.• Rusya-Ukrayna Savaşı başladığında kimi çevreler tarafından turizme yönelik felakat senaryoları çizilmiş olsa da uyguladığımız politikalarla 2022 yılında turizmde de rekorlar kırdık.• Faiz harcamalarının bütçemizden aldığı payı önemli oranda düşürerek oluşturduğumuz mali alanı da her daim eğitime, sağlığa, ulaşıma, yani vatandaşımıza hizmete yönlendirmeye devam ettik.• Bu vesileyle buradan şunu da açıkça belirtmek isterim: Nasıl ki 2022’de son 20 yılın en iyi bütçe performanslarından birini sergilediysek 2023 yılında da bütçe disiplininin bozulması gibi bir durum kesinlikle söz konusu olmayacaktır.• Nitekim çeşitli destekler, EYT ve ücret artışları gibi kararlarımızı alırken, vatandaşlarımızı her daim gözetmemizin yanı sıra bütçemize etkilerini de titizlikle hesaplıyoruz.• Değerli Dostlarım, Kıymetli Misafirler;• Bahsettiğim küresel gelişmelerin ve 2021 sonunda yaşadığımız ani kur artışlarının etkisiyle 2022 yılını yüksek enflasyonla geçirdik. Ancak enflasyonda da son 2 aydır düşüş eğilimine girmiş bulunuyoruz. • Kurlardaki volatilitenin azalması, beklentilerdeki iyileşme ve iş dünyamızın fiyat sabitleme ve indirme kampanyamıza devam eden desteğiyle, ilerleyen aylarda da enflasyonda belirgin düşüşler görmeye devam edeceğiz.• Öte yandan, enflasyondan vatandaşlarımızın alım güçlerinin etkilenmemesi için, 2022 yılında 290,4 milyar lira vergi gelirinden vazgeçtik.• Ayrıca, Hükümet olarak ücret politikalarında da destekleyici bir duruş sergiliyoruz.• Net asgari ücreti yüzde 54,7 artırdık.• Asgari ücretten alınan gelir ve damga vergisini kaldırdık ve bu uygulamayı tüm ücret gelirlerinin asgari ücrete isabet eden kısmı için geçerli kıldık.• Kamu çalışanlarımızı ve emeklilerimizi bugüne kadar enflasyona ezdirmedik; aylık ve ücretlerinde enflasyonun oldukça üzerinde reel artışlar yaptık. Bu yılın başında da ilave refah payı vererek önemli iyileştirme sağladık. Temmuz ayında da ayrıca artış yapacağımızı hatırlatmak isterim.• Bu yıl, siz değerli iş insanlarımıza sağlayacağımız asgari ücret desteğini de 100 liradan 400 liraya çıkardık.Türkiye Ekonomi Modeli ve İş Dünyasına Sağlanan KredilerDeğerli Konuklar, Kıymetli İş İnsanlarımız,• Yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli kapsamında selektif bir yaklaşımla kredileri üretken alanlara yönlendiriyoruz.• 2022 yılında Hazine Destekli Kefalet Sistemi kapsamında işletmelerimize toplam 115,7 milyar liralık kredi imkânı sağladık. • Aynı yıl, 1,1 milyon esnafımıza yaklaşık 90,5 milyar lira tutarında Hazine Faiz Destekli kredi kullandırdık. Geçtiğimiz günlerde de esnaflarımıza yönelik Hazine Faiz Destekli Kredi tutarını 100 milyar liradan 150 milyar liraya çıkardık.• Bunların yanında, ihracatçılarımıza ve turizmcilerimize uygun faizli ve uzun vadeli 150 milyar lira tutarında kredi imkânı sunuyoruz.• Yakın zamanda açıkladığımız 14 yeni KGF paketiyle de 250 milyar liralık kredi tutarını sizlerin kullanımına sunmuş bulunuyoruz.Müjdeler:• Değerli katılımcılar,• Dün Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı müjdelerden en büyüğü “bugüne kadar yapılmış en kapsamlı Yapılandırma Kanunu” konusundaki müjdesidir.• Halkımızın ve ekonomimizin gereksinimlerini ve gelen talepleri dikkate alarak, kamuya olan yükümlülüklerin hafifletilmesi ve uzun vadeli taksitler şeklinde ödenebilmesi için Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği Kanun Teklifi hazırlığı tamamlandı.• İnşallah en kısa sürede Meclisimizin gündemine alınarak yasalaşmasını bekliyoruz.• Kanun hem Yapılandırma hükümlerini hem de vergi mevzuatında çeşitli yeniliklerin olduğu hükümleri kapsayacak. • Yapılandırmaya ilişkin hükümlerle;o Vergi Dairelerio Gümrük Müdürlüklerio Sosyal Güvenlik Kurumuo Büyükşehir Belediyeleri ve Belediyelero İl özel idareleri ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıkları’na ödenmesi gereken kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeler yapıyoruz. • Teklifle, vergi ve prim borçları başta olmak üzere, çok sayıda kamu kurum ve kuruluşuna süresinde ödenememiş borçların cezaları kaldırılarak ödenmesini getiriyoruz.• Şunu da belirtmem gerekir ki, bu güne kadar diğer yapılandırma yasalarında kapsama alınmayan adli para cezaları dahil olmak üzere idari para cezalarını da yapılandırma kapsamına alıyoruz.• Tabii bunların faizlerini de düşük bir oran ile güncelleyerek ödenmesini daha kolay hale getiriyoruz.• Bu yapılandırma kanununda vergi dairesine ödenmesi gereken hangi tür borç olursa olsun yapılandırılacak.• Bir tane istisnamız var o da 2022 yılı için ödenmesi gereken geçici vergiler. Onlar da zaten beyanname verme süresinde kadar ödenmezse terkin edildiği için kapsama almadık.• Ayrıca, davalı olan vergi ve prim dosyalarındaki ihtilafları sonlandırarak ödeme imkânı getiriyoruz.• Teklifte, matrah artırımı ve işletme kayıtlarının düzeltilmesine imkân sağlayan düzenlemelere de yer veriyoruz.• İşletmelerimiz, 2018 ila 2021 yılları için, gelir, kurumlar, KDV ve gelir stopaj vergilerinde matrah ve vergi artırımı yaparak vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap olmayacak. • Bu konuda da şunu peşinen belirteyim; arttırılan matrahların vergilerini peşin öderlerse o zaman vergi aslında da yüzde 10 indirim sağlanacaktır. 21• Bu Teklifteki önemli bir yenilik de taksit ödeme sürelerini 4 yıla çıkarmamızdır.• Böylece vatandaşlarımız yapılandırılan borçlarını 4 yıla yayılan aylık taksitler halinde 48 taksitte ödeyebilecekler.• Ödeme süresini uzun tuttuk ancak daha kısa sürede ödemek isteyenlere de ayrıca avantajlar getiriyoruz.• Yapılandırılan borçlar peşin ödenirse, zaten küçük oranlar uygulayarak hesapladığımız Yurt içi-ÜFE tutarının yüzde 90’ından da vazgeçiyoruz. Eğer yapılandırılan borç idari para cezası ise asıl alacaktan da yüzde 25 oranında indirim sağlıyoruz.• 2.000 lirayı aşmayan icralık borcu olan vatandaşlarımızın bu borçlarını tasfiye edecek ortamı zaten daha önce hazırlamıştık.• Şimdi de vergi, ceza, faiz gibi hangi türden olursa olsun borcu bulunan vatandaşlarımızın 2.000 lirayı aşmayan borçlarını siliyoruz.• Bir kişinin, 31 Aralık 2022 tarihinden önce ödenmesi gereken borçlarının toplamı 2.000 lirayı aşmıyorsa bu düzenleme kapsamında bir defaya mahsus olmak üzere hiçbir şart aramadan borçlarını siliyor, alacağımızdan vazgeçiyoruz. .• Böylece, bu borçlar nedeniyle vergi dairelerimiz takip işlemleri yapmayacak, vatandaşımız da takibe muhatap olmayacaktır.• Gelelim teklifte yer alan diğer bazı düzenlemelere.• Gelir Vergisi Kanunununda yer alan genç girişimci istisnasının tutarını artırıyoruz.• Mevcut düzenlemeye göre istisna kapsamında ilk defa işe başlayan gelir vergisi mükelleflerinin üç hesap dönemi kazançlarının yıllık 75 bin lirası gelir vergisinden istisna ediliyor. . .• Söz konusu tutarı 2023 yılı için 150 bin liraya çıkarıyor ve her yıl Gelir Vergisi tarifesinin ikinci dilimi tutarına paralel olarak artmasını sağlıyoruz. Böylece, izleyen yıllarda, dilim tutarlarında yeniden değerleme oranında artış oldukça, bu istisna da beraberinde artacak. • TOKİ tarafından konut ve konut ile birlikte ihale edilen yapım işlerine ilişkin olarak, bu yıl sonuna kadar uygulanmak üzere, damga vergisi istisnası getiriyoruz.• Böylece, özellikle orta ve alt gelir grubuna yönelik konutların daha uygun şartlarla üretilmesine imkan sağlıyoruz.• İzale-i şuyu (ortaklığın giderilmesi) davaları yoluyla gayrimenkul satışlarında alınan asgari maktu harcın toplamını belli bir tutarla sınırlandırıyoruz. • Turizmi teşvik amacıyla, turizm tesislerimizin yaz ve kış sezonlarında çalışmaları durumunda SGK prim desteği sağlıyoruz.• Turizmin 12 aya ve ülke çapına yaygınlaştırılması hedefi doğrultusunda; turizm sektöründe çalışan personelin tüm yıl çalışabilmesi ve nitelikli personel istihdamının kalıcı hale getirilmesi için yeni bir destek sistemi düzenliyoruz.• Yıl boyunca faaliyet gösteren turizm işletmesi belgeli ve Türkiye Sürdürülebilir Turizm Programı kapsamındaki ve bu Program kriterlerinden üçüncü aşama sertifikasına sahip konaklama tesisi işyerlerinde çalışan sigortalılar için kış veya yaz turizmi kapsamında belirlediğimiz aylarda prim desteği vereceğiz.• Bu destek kapsamında, prime esas kazanç alt sınırının iki katını geçmemek şartıyla, bildirilen prime esas kazanç üzerinden hesaplanan sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamını Hazinece karşılayacağız.• AR-GE tasarım ve destek personelinin merkez ve bölge dışı çalışma sürelerinin yüzde 100’e çıkarılmasına imkân veriyoruz.• BAĞ-KUR sigortalılık sürelerinin durdurulması ve İhya edilmesine olanak sağlıyoruz.• İştirak hissesi ve pay alımı dolayısıyla yapılan finansman giderlerinin, devir sonrası devir alan kurum tarafından gider yazılabilmesi imkanını getiriyoruz.• Öte yandan eşdeğer eşya ve yeniden kullanılabilir parçaların sigorta sektöründe kullanılabilmesinin de yolunu açıyoruz.• Tüm bu kapsamlı ve milletimizin menfaatlerini gözeten düzenlemelerimizin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.Değerli Kardeşlerim,• Son 20 yılda, hem İzmir’imiz hem de ülkemizin dört bir köşesi adeta bir kalkınma seferberliği yaşamıştır.• Şehir Hastanelerimiz, yerli ve milli otomobilimiz, mega altyapı projelerimiz, bugün sayısı 200’ü aşan üniversitelerimiz, imrenilecek boyutlara ulaşan savunma sanayimiz ve sayısız diğer kazanımlarımız hep Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde elde ettiğimiz kazanımlardır.• Misak-i İktisadi ilkelerinden biri de, Türkiye halkının, sarf ettiği eşyayı mümkün mertebe kendi yetiştirmesi, çok çalışması ve vakit, servet ile ithalatta israftan kaçınmasıdır.• İşte biz de tam bu ilkeyle, ülkemizin kendisine has ihtiyaç ve koşullarını gözeterek iktisadi zaferler kazanmak için Türkiye Ekonomi Modelini uyguluyoruz. Değerli Misafirler,• Birinci İzmir İktisat Kongresi, bundan tam 100 sene evvel, Cumhuriyetimiz henüz kuruluş aşamasındayken İzmir’de gerçekleşmiş, o dönemki iktisat politikalarımızın ana hatları bu kongrede belirlenmişti.• Şimdi, Türkiye Yüzyılı’na doğru ilerlediğimiz bu dönemde, aynı ruh ve aynı heyecanla, yine İzmir’de, geniş katılımlı bir İktisat Kongresini Sayın Cumhurbaşkanımızın himayeleri ve teşrifleriyle, tarihi kongreden tam 100 sene sonra tekrar aynı yerinde düzenliyoruz. 32• Esasen bu kongre, mevcut tüm küresel çalkantılara ve risklere rağmen, ülkemizi istikrarlı ve sağlıklı bir şekilde büyütmek ve güçlendirmek, insanımızın refahını her geçen gün daha da artırmak için aynı inanç ve iradeyle çalıştığımızın dosta düşmana açık bir ilanı niteliğindedir.• Her birinizin bu Kongre’ye katacağı çok şey olduğuna inanıyor ve sizleri 17 Şubat – 4 Mart 2023 tarihlerinde, 1. İzmir İktisat Kongresi’nin düzenlendiği binanın aynı yerinde ve aslına tamamen sadık kalınarak inşa edilen binamızda gerçekleştireceğimiz Kongre’ye davet ediyorum. 33• İktisat Kongremiz “Küresel Ekonomik Güç Olma Yolunda Türkiye Ekonomisi” ana temasıyla gerçekleştirilecek, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimiz doğrultusunda, bir gelecek vizyonu ortaya konacaktır.• Sözlerime son vermeden evvel, tüm vatandaşlarımızı büyük Türkiye idealimizin etrafında buluşmaya, yarınlarımızı beraberce inşa etmeye davet ediyorum.• Çünkü, Nazım’ın da söylediği gibi “Bu memleket bizim / bu hasret bizim!”• Sizleri en içten duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Kalın sağlıcakla. " açıklamasında bulundu.
Genel
Yayınlanma: 24 Ocak 2023 - 15:17
Güncelleme: 24 Ocak 2023 - 15:49
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İzmir İş Dünyası ile buluştu
İzmir İş Dünyası Buluşması Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin katılımıyla İzmir'de gerçekleştirildi.
Genel
24 Ocak 2023 - 15:17
Güncelleme: 24 Ocak 2023 - 15:49
İlginizi Çekebilir