Türkiye'nin Dünya'nın en çok vergi ödeyen 20 ülkesinden biri olduğunu belirten CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Saray yönetiminde vergilerin dar gelirliye cehennem azabı çektirdiğini yüksek gelirliye ise cennet sefası sürdürdüğünü söyledi.
Ülkede yaşanan gelir dağılımı adaletsizliğinin temel nedenlerinden birinin, vergi politikalarındaki çarpıklık olduğunu vurgulayan CHP'li Beko, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, "Asli görevi çok kazanandan sağladığı vergilerle dar gelirli vatandaşların alamadığı hizmeti sunmak olan vergi politikaları AKP iktidarında tam tersine işlemekte ve fakirden alıp zengine vermektedir. Saray yönetiminde bütün uyarı ve şikayetlere rağmen gelir vergisinin alt oranı değiştirilmemiş ancak geliri çok yüksek olanlardan alınan vergi oranı indirilirken, orta gelirli vatandaşlarımız üzerindeki vergi yükü ise giderek artırılmalıdır" dedi.
YÜKSEK GELİRLİ AZ VERGİ ÖDÜYOR
Açıklamasında konuyla ilgili araştırmaları da paylaşan Beko, Türkiye'nin, düşük gelir grubundan en yüksek verginin, yüksek gelir grubunda bulunanlardan ise en düşük verginin alındığı ülkelerin başında geldiğini söyledi. Beko, "Avrupa ile kıyaslandığında açıkça görüldüğü gibi ülkemizde dar gelirli vatandaşlarımızdan alınan vergi ile gelişmiş ülkelerde düşük gelirli vatandaşlardan alınan vergiler kıyaslandığında neredeyse üç kat fark çıkmaktadır. Oysa ülkemizde yüksek gelir elde eden vatandaşlar Avrupa ülkelerinden daha az vergi ödemektedirler. 5'li çete ve yandaş şirketleri örnek olarak gösterilebiliriz. Gelir dağılımında adaleti sağlamanın en önemli aracı uygulanan vergi politikalarıdır. Ne yazık ki bir çok alanda olduğu gibi AKP iktidarında vergi politikaları, gelir dağılımında adaleti sağlamaktan çok, bütçe açıklarını kapatmak ve vergisini ödeyen mükelleften mümkün olduğunca fazla vergi almak üstüne kurulmuştur" sözleriyle tepki gösterdi.
TÜRK VERGİ YAPISI ADALETİ SAĞLAYAMIYOR
Daha adil bir vergi sisteminin kişileri ve kurumları kazançları oranında vergilendirmek gerektiğini ifade eden Beko, vergi sistemini eleştirerek, "Buna göre de dar gelirli vatandaşlardan mümkün olduğunca az, kazancı yüksek olanlardan ise daha fazla vergi almak suretiyle daha adil bir hizmet sunumu sağlanabilir. Ancak ne yazık ki ülkemizde bu durumun tam tersi bir yapı bulunmaktadır. Türkiye'de her ne kadar Anayasanın adalet ölçüsü mali güç olsa da, AKP iktidarında vergi yapısının gerektirdiği vergilemede adaleti sağlamada mali güce yaklaşımın dikkate alınmadığı görülüyor. Bu bağlamda Türk vergi yapısının vergi adaletini sağlayamadığı ortadadır" eleştirisinde bulundu.
İKTİDAR UZLAŞIDAN UZAK
İktidarın adalette olduğu gibi, vergileme üzerinde de ulaşıdan uzak bir anlayış içinde olduğunu belirten CHP'li Beko, vergi adaletinin, vergi yükünün yükümlüler arasında adil ve dengeli bir şekilde dağıtılması olduğunu söyledi. Beko, ''1982 Anayasası’nda bile 2., 10., 55. ve 73. maddelerine baktığımızda, vergilemede adalet, eşitlik, genellik ve ayırma ilkeleriyle mali güç yaklaşımına vurgu yapıldığını açıkça görebilmekteyiz. Vergi konusu Anayasal düzeyde güvence altına alınmış bu hususlar doğrultusunda vergi uygulamalarının vergilemede adalete ters düşmeyecek şekilde düzenlenmiş olması beklenmektedir. Ancak uygulama sonuçlarına baktığımızda durumun böyle olmadığını açıkça görebilmekteyiz. Vergi yükünün ağırlıklı olarak dolaylı vergilere dayandığını ve dolaylı vergilerin genel bütçe gelirlerinin yarısından fazlasını oluşturduğunu görebilmekteyiz" ifadelerini kullandı.
VERGİLEMEDE ADALET YOK
Vergilemede adaletin sağlaması gerekirken, dolaysız vergilerin de adaletten uzaklaştığını vurgulayan Beko, "Özellikle gelir vergisi gelirlerinin ağırlıklı olarak kesintilere dayanması, vergi yükünün ücretliler üzerinde yoğunlaşmasına neden olmakta ve ayırma prensibine aykırı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Kurumların da yıl sonunda, yıl içerisinde ödediği vergiden fazla vergi ödemediğini, yani bir şekilde vergiden kaçırdıklarını söyleyebiliriz.
Bunun yanı sıra, servet vergisi olarak uygulanan vergilerin de bazı noktalarda vergilemede adalet anlayışını zedeleyen yapıya sahip olduğunu görmekteyiz. Yine dolaylı vergiler olarak tanımlanan harcama vergilerinin uygulama sonuçlarına baktığımızda ise bunların ülkedeki vergi adaletsizliğini derinleştiren bir başka yönünü ortaya koymaktadır" eleştirisinde bulundu.KAYIT DIŞI EKONOMİDE CİDDİ ARTIŞ
İktidarı lüks tüketim vergisi üzerinden de eleştiren Beko, kayıt dışına dikkat çekerek, "Lüks tüketimde ÖTV’nin amaçları dışına çıktığı aşikârdır. Yansıtılması diğerlerine göre daha kolay olan KDV’nin payının harcama vergileri içerisinde bir hayli yüksek olması, vergi yükünün düşük gelirli kesimler üzerinde yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Ülkemizde son on yılda beş adet vergi affı uygulanmış ve bunun yanı sıra uzlaşma komisyonları sonucunda vergi asıllarının ortalama yüzde 71,02’si, vergi cezalarının ise ortalama yüzde 81,84’ü silinmiştir. Bu durum vergisini düzenli bir şekilde ödeyen dürüst mükellef aleyhine vergilemede adil olmayan sonuçlara yol açmaktadır. Vergilemede adaletsizliğin bir sonucu olan kayıt dışı ekonominin boyutuna baktığımızda durumun ne kadar ciddi olduğunu rahatlıkla görebilmekteyiz. Sonuç olarak, son on yıl içerisinde vergileme anlayışının dolaylı vergilerden yana olduğu, bu durumun vergilemede adaleti olumsuz etkilediği ve bu adaletsizliği giderecek herhangi bir politikanın uygulanmadığı görülmektedir. Ayrıca bunun yanı sıra vergilemede mali güç yaklaşımının dikkate alınmadığını da ifade etmek istiyorum."
Ülkede yaşanan gelir dağılımı adaletsizliğinin temel nedenlerinden birinin, vergi politikalarındaki çarpıklık olduğunu vurgulayan CHP'li Beko, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, "Asli görevi çok kazanandan sağladığı vergilerle dar gelirli vatandaşların alamadığı hizmeti sunmak olan vergi politikaları AKP iktidarında tam tersine işlemekte ve fakirden alıp zengine vermektedir. Saray yönetiminde bütün uyarı ve şikayetlere rağmen gelir vergisinin alt oranı değiştirilmemiş ancak geliri çok yüksek olanlardan alınan vergi oranı indirilirken, orta gelirli vatandaşlarımız üzerindeki vergi yükü ise giderek artırılmalıdır" dedi.
YÜKSEK GELİRLİ AZ VERGİ ÖDÜYOR
Açıklamasında konuyla ilgili araştırmaları da paylaşan Beko, Türkiye'nin, düşük gelir grubundan en yüksek verginin, yüksek gelir grubunda bulunanlardan ise en düşük verginin alındığı ülkelerin başında geldiğini söyledi. Beko, "Avrupa ile kıyaslandığında açıkça görüldüğü gibi ülkemizde dar gelirli vatandaşlarımızdan alınan vergi ile gelişmiş ülkelerde düşük gelirli vatandaşlardan alınan vergiler kıyaslandığında neredeyse üç kat fark çıkmaktadır. Oysa ülkemizde yüksek gelir elde eden vatandaşlar Avrupa ülkelerinden daha az vergi ödemektedirler. 5'li çete ve yandaş şirketleri örnek olarak gösterilebiliriz. Gelir dağılımında adaleti sağlamanın en önemli aracı uygulanan vergi politikalarıdır. Ne yazık ki bir çok alanda olduğu gibi AKP iktidarında vergi politikaları, gelir dağılımında adaleti sağlamaktan çok, bütçe açıklarını kapatmak ve vergisini ödeyen mükelleften mümkün olduğunca fazla vergi almak üstüne kurulmuştur" sözleriyle tepki gösterdi.
TÜRK VERGİ YAPISI ADALETİ SAĞLAYAMIYOR
Daha adil bir vergi sisteminin kişileri ve kurumları kazançları oranında vergilendirmek gerektiğini ifade eden Beko, vergi sistemini eleştirerek, "Buna göre de dar gelirli vatandaşlardan mümkün olduğunca az, kazancı yüksek olanlardan ise daha fazla vergi almak suretiyle daha adil bir hizmet sunumu sağlanabilir. Ancak ne yazık ki ülkemizde bu durumun tam tersi bir yapı bulunmaktadır. Türkiye'de her ne kadar Anayasanın adalet ölçüsü mali güç olsa da, AKP iktidarında vergi yapısının gerektirdiği vergilemede adaleti sağlamada mali güce yaklaşımın dikkate alınmadığı görülüyor. Bu bağlamda Türk vergi yapısının vergi adaletini sağlayamadığı ortadadır" eleştirisinde bulundu.
İKTİDAR UZLAŞIDAN UZAK
İktidarın adalette olduğu gibi, vergileme üzerinde de ulaşıdan uzak bir anlayış içinde olduğunu belirten CHP'li Beko, vergi adaletinin, vergi yükünün yükümlüler arasında adil ve dengeli bir şekilde dağıtılması olduğunu söyledi. Beko, ''1982 Anayasası’nda bile 2., 10., 55. ve 73. maddelerine baktığımızda, vergilemede adalet, eşitlik, genellik ve ayırma ilkeleriyle mali güç yaklaşımına vurgu yapıldığını açıkça görebilmekteyiz. Vergi konusu Anayasal düzeyde güvence altına alınmış bu hususlar doğrultusunda vergi uygulamalarının vergilemede adalete ters düşmeyecek şekilde düzenlenmiş olması beklenmektedir. Ancak uygulama sonuçlarına baktığımızda durumun böyle olmadığını açıkça görebilmekteyiz. Vergi yükünün ağırlıklı olarak dolaylı vergilere dayandığını ve dolaylı vergilerin genel bütçe gelirlerinin yarısından fazlasını oluşturduğunu görebilmekteyiz" ifadelerini kullandı.
VERGİLEMEDE ADALET YOK
Vergilemede adaletin sağlaması gerekirken, dolaysız vergilerin de adaletten uzaklaştığını vurgulayan Beko, "Özellikle gelir vergisi gelirlerinin ağırlıklı olarak kesintilere dayanması, vergi yükünün ücretliler üzerinde yoğunlaşmasına neden olmakta ve ayırma prensibine aykırı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Kurumların da yıl sonunda, yıl içerisinde ödediği vergiden fazla vergi ödemediğini, yani bir şekilde vergiden kaçırdıklarını söyleyebiliriz.
Bunun yanı sıra, servet vergisi olarak uygulanan vergilerin de bazı noktalarda vergilemede adalet anlayışını zedeleyen yapıya sahip olduğunu görmekteyiz. Yine dolaylı vergiler olarak tanımlanan harcama vergilerinin uygulama sonuçlarına baktığımızda ise bunların ülkedeki vergi adaletsizliğini derinleştiren bir başka yönünü ortaya koymaktadır" eleştirisinde bulundu.KAYIT DIŞI EKONOMİDE CİDDİ ARTIŞ
İktidarı lüks tüketim vergisi üzerinden de eleştiren Beko, kayıt dışına dikkat çekerek, "Lüks tüketimde ÖTV’nin amaçları dışına çıktığı aşikârdır. Yansıtılması diğerlerine göre daha kolay olan KDV’nin payının harcama vergileri içerisinde bir hayli yüksek olması, vergi yükünün düşük gelirli kesimler üzerinde yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Ülkemizde son on yılda beş adet vergi affı uygulanmış ve bunun yanı sıra uzlaşma komisyonları sonucunda vergi asıllarının ortalama yüzde 71,02’si, vergi cezalarının ise ortalama yüzde 81,84’ü silinmiştir. Bu durum vergisini düzenli bir şekilde ödeyen dürüst mükellef aleyhine vergilemede adil olmayan sonuçlara yol açmaktadır. Vergilemede adaletsizliğin bir sonucu olan kayıt dışı ekonominin boyutuna baktığımızda durumun ne kadar ciddi olduğunu rahatlıkla görebilmekteyiz. Sonuç olarak, son on yıl içerisinde vergileme anlayışının dolaylı vergilerden yana olduğu, bu durumun vergilemede adaleti olumsuz etkilediği ve bu adaletsizliği giderecek herhangi bir politikanın uygulanmadığı görülmektedir. Ayrıca bunun yanı sıra vergilemede mali güç yaklaşımının dikkate alınmadığını da ifade etmek istiyorum."