İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde; GL Platform tarafından düzenlenen HORECA Fair, Pack Fair Türkiye ve Food Fair Türkiye, Fuar İzmir'de başladı. 9 Mart'a kadar devam edecek fuarlar kapsamında “Deprem ve Dayanışma” konulu bir panel düzenlendi. İzmir Ekonomik Kalkınma Kurulu Başkanı ve BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı'nın moderatörlüğünde yapılan panelde Köy Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, İzmir Aşçılar Derneği temsilcisi ve Ege Rotary Kulübü Afet Kapıda Komite Üyesi Osman Atak yer aldı.
Neptün Soyer: “Ders çıkarmak gerek”
Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, afet bölgesindeki köylerin kentlere göre daha az hasar gördüğüne dikkat çekerek “Biz Osmaniye köylerini gezdik, orada sular akıyor. Bütün köyler yıkılmadı ama 11 ilde merkezlerde büyük yıkımlar oldu. Çok can kaybımız oldu, çok canımız yandı. Köyler öyle olmadı, çünkü doğayla uyumlu hayatlarını sürdürebilen alanlar oralar. Doğayla uyumlu eviyle, yaptığı tarımla, suyuyla köyler ayakta kaldı. Işığın olmadığı kentlerden köye çıktığımızda sohbet edebileceğimiz köy kahveleri vardı. Kentler, o kadar bireyselleşmiş ki... Bundan ders çıkarmak lazım” dedi.
“Tekrar başa döneceğiz”
Osmaniye'de Köy Enstitüsü'ne gittiklerini söyleyen Neptün Soyer, “Mustafa Kemal Atatürk'ün 100 senelik hikâyesinin bir cümlesi Köy Enstitüleri. Hala Düziçi Köy Enstitüsü ayakta. Siz bunların hepsinin üstünü örteceksiniz ve 12 katlı binaları bize güzel bir şey diye anlatacaksınız. Çok can kaybımız oldu, çok canımız yanıyor. Dolayısıyla tekrar başa döneceğiz, dönebiliriz, tekrar bu ülkeyi ayağa kaldırabiliriz. Bütün köyleri mahalle yapmamamız gerektiğini anladık mı? Anladık... Köylerin tekrar yaşaması gerektiğini anladık. Doğayla uyumlu olmak zorundayız. Kırsalda da bir dönüşüm yapmak zorundayız ”diye konuştu.
“Bütün İzmir oradaydı, bütün Türkiye geldi”
Deprem sonrasında yaşanan koordinasyonsuzluğu eleştiren Neptün Soyer, “3 kırılgan konu var; kadınlar, çocuklar, engelliler ve tabii ki bunun içinde yaşlılar da var. Toplumların en kırılgan kesimleridir. Bu kırılganlık afetlerde daha da belirginleşir. Bu vesileyle de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bu konularda sesimizin daha gür çıkması, eşit, adil bir toplum için daha çok çalışmamız gerektiğini ifade etmek isterim. İzmir depreminde üçüncü gün bütün çadır alanlarında çamaşırhaneler vardı. Bir Kira Bir Yuva zaten başlamıştı, bir ay sonunda kimse çadırda değildi. Bütün İzmir oradaydı, bütün Türkiye geldi ve biz niye geldiniz demedik” dedi.
Toprak: “Beslenme altıncı günden sonra başladı”
Depremin ardından bölgede yer aldıklarını söyleyen Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, “Onlar normalleşmeden bizim normalleşmemizin hiçbir kıymeti yok. Türkiye'nin en önemli gündeminin deprem olduğunu, gündemden düşmemesi gerektiğini bilerek devam etmemiz lazım. Çok büyük ihmaller vardı. Asrın felaketi dedikleri asrın ihmalkarlığıyla hepimizin önüne geldi. Dayanışma çok önemli, millet olarak bu dayanışmayı her zaman gösterdik. Biz gıda güvenliğinin sağlanması gerektiğine dair çalıştık. Gıda Mühendisleri Odası olarak yurttaşların sağlıklı, yeterli beslenebilmesi için, oraya giden gıdaların uygun olması için kriterlerimizi belirledik ve her yere ilettik” dedi.
Atak: “Üçüncü gün alana ulaştık”
İzmir Aşçılar Derneği temsilcisi ve Ege Rotary Kulübü Afet Kapıda Komite Üyesi Osman Atak, “Biz üçüncü gün alana ulaştık. Bize tahsis edilen yerde çadır kent kurduk. Sivil toplum kuruluşlarının en büyük olayı devlete göre bir nebze de olsa bürokrasiden bağımsız esnek ve hızlı hareket edebilmeleri. Ne yazık ki devletin bürokrasisinin hantallığını gördük. Bizim yapmadığımız şeylerden biri eğitim. Hazırlıklı olmak gerekiyor. Biraz eğitilince insanlar koordine olmaları gerektiğini anlayacak” dedi.
Neptün Soyer: “Ders çıkarmak gerek”
Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, afet bölgesindeki köylerin kentlere göre daha az hasar gördüğüne dikkat çekerek “Biz Osmaniye köylerini gezdik, orada sular akıyor. Bütün köyler yıkılmadı ama 11 ilde merkezlerde büyük yıkımlar oldu. Çok can kaybımız oldu, çok canımız yandı. Köyler öyle olmadı, çünkü doğayla uyumlu hayatlarını sürdürebilen alanlar oralar. Doğayla uyumlu eviyle, yaptığı tarımla, suyuyla köyler ayakta kaldı. Işığın olmadığı kentlerden köye çıktığımızda sohbet edebileceğimiz köy kahveleri vardı. Kentler, o kadar bireyselleşmiş ki... Bundan ders çıkarmak lazım” dedi.
“Tekrar başa döneceğiz”
Osmaniye'de Köy Enstitüsü'ne gittiklerini söyleyen Neptün Soyer, “Mustafa Kemal Atatürk'ün 100 senelik hikâyesinin bir cümlesi Köy Enstitüleri. Hala Düziçi Köy Enstitüsü ayakta. Siz bunların hepsinin üstünü örteceksiniz ve 12 katlı binaları bize güzel bir şey diye anlatacaksınız. Çok can kaybımız oldu, çok canımız yanıyor. Dolayısıyla tekrar başa döneceğiz, dönebiliriz, tekrar bu ülkeyi ayağa kaldırabiliriz. Bütün köyleri mahalle yapmamamız gerektiğini anladık mı? Anladık... Köylerin tekrar yaşaması gerektiğini anladık. Doğayla uyumlu olmak zorundayız. Kırsalda da bir dönüşüm yapmak zorundayız ”diye konuştu.
“Bütün İzmir oradaydı, bütün Türkiye geldi”
Deprem sonrasında yaşanan koordinasyonsuzluğu eleştiren Neptün Soyer, “3 kırılgan konu var; kadınlar, çocuklar, engelliler ve tabii ki bunun içinde yaşlılar da var. Toplumların en kırılgan kesimleridir. Bu kırılganlık afetlerde daha da belirginleşir. Bu vesileyle de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bu konularda sesimizin daha gür çıkması, eşit, adil bir toplum için daha çok çalışmamız gerektiğini ifade etmek isterim. İzmir depreminde üçüncü gün bütün çadır alanlarında çamaşırhaneler vardı. Bir Kira Bir Yuva zaten başlamıştı, bir ay sonunda kimse çadırda değildi. Bütün İzmir oradaydı, bütün Türkiye geldi ve biz niye geldiniz demedik” dedi.
Toprak: “Beslenme altıncı günden sonra başladı”
Depremin ardından bölgede yer aldıklarını söyleyen Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, “Onlar normalleşmeden bizim normalleşmemizin hiçbir kıymeti yok. Türkiye'nin en önemli gündeminin deprem olduğunu, gündemden düşmemesi gerektiğini bilerek devam etmemiz lazım. Çok büyük ihmaller vardı. Asrın felaketi dedikleri asrın ihmalkarlığıyla hepimizin önüne geldi. Dayanışma çok önemli, millet olarak bu dayanışmayı her zaman gösterdik. Biz gıda güvenliğinin sağlanması gerektiğine dair çalıştık. Gıda Mühendisleri Odası olarak yurttaşların sağlıklı, yeterli beslenebilmesi için, oraya giden gıdaların uygun olması için kriterlerimizi belirledik ve her yere ilettik” dedi.
Atak: “Üçüncü gün alana ulaştık”
İzmir Aşçılar Derneği temsilcisi ve Ege Rotary Kulübü Afet Kapıda Komite Üyesi Osman Atak, “Biz üçüncü gün alana ulaştık. Bize tahsis edilen yerde çadır kent kurduk. Sivil toplum kuruluşlarının en büyük olayı devlete göre bir nebze de olsa bürokrasiden bağımsız esnek ve hızlı hareket edebilmeleri. Ne yazık ki devletin bürokrasisinin hantallığını gördük. Bizim yapmadığımız şeylerden biri eğitim. Hazırlıklı olmak gerekiyor. Biraz eğitilince insanlar koordine olmaları gerektiğini anlayacak” dedi.