Doktor…
Latincede öğretmen ya da hoca anlamına geliyor…
Fransızca kökeni ise üniversitede hocalık beratına sahip kişiyi ifade ediyor.
Geçenlerde yurt dışından gelen bir dostum sordu…
“Bu ülkede, siz doktorlara neden herkes ‘hocam’ diye sesleniyor ?’
Halkımız bize, bilerek mi yoksa bilmeyerek mi ‘hocam’ diye sesleniyor bilinmez ama, mantıklı bir nedeni olduğunu söyleyebiliriz…
En azından kelimenin kökeni hocalıktan geliyor!
Ama bana; ‘kendini öncelikle hoca olarak mı, doktor olarak mı, hekim olarak mı tanımlarsın?’ diye soracak olursanız, ben kendimi öncelikle “hekim” olarak tanımlamayı seçerim!
Çünkü günümüz dünyasında doktor ünvanı akademik ve teknik bir tanımlama…
Sadece tıp doktorluğunu tanımlamak için kullanılmıyor!
İktisat doktoru, edebiyat doktoru, hukuk doktoru gibi pek çok ünvan var…
Hekimlik ise bir sanat!
Tıp doktorlarına ait bir sanat!
İnsanı sadece biyolojik yönüyle değil, psikolojik ve sosyal yönleri ile bir bütün olarak algılayabilme, anlayabilme, böylece hastalıklardan koruyabilme ve şifa verebilme sanatı…
Güneş girmeyen eve doktor giriyorsa; hastalıklara neden olan sağlıksız kentleşme, kötü mimari, kötü konutlar hekimi ilgilendirir…
Et girmeyen eve dert giriyorsa; etin, sütün yumurtanın fiyatı, hayat pahalılığı, gelir dağılımının bozukluğu, çocukların sağlıklı besinlere ve yeterli proteine erişimi, gıda güvenliği de hekimi ilgilendirir…
Sağlam kafa sağlam vücutta oluyorsa; insanların spor yapıp yapmadığı , beden eğitimi kültürleri, okulların ve kentlerin bu anlayışa göre yapılandırılıp yapılandırılmadığı da hekimi ilgilendirir…
Çevre sorunlarından trafiğe kadar listeyi metrelerce uzatabilirim…
Hekimlik sadece tıp doktorlarına ait bir sanat dedim ama…
Unutmayın!
Tıp fakültesinden mezun olan herkes ‘tıp doktoru’ ünvanı almış oluyor ama çok azı hekim olabiliyor…
Hatta bir kısmı hekim olmadan ya da olamadan emekli olmuş oluyorlar…
Çünkü hekim olabilmek için diploma yetmiyor!
İyi bir gözlemci, iyi bir iletişimci ve iyi bir analizci olmak gerekiyor…
Yaşadığın coğrafyaya ve topluma karşı sorumluluk sahibi olmak gerekiyor…
Ve daha bir çok özellik gerekiyor!…
Ayrıca dünyada artık neredeyse sadece tedavi edici tıp anlayışına odaklanmış tıp endüstrisi ve hakim dünya düzeni de hekim olmamızı ve hekimlik yapmamızı istemiyor!
‘Etliye sütlüye karışma, sadece tedavi ile ilgilen, halkın sağlığı koruyucu hekimlik gibi konulardan uzak dur!’ buyuruyor…
Bu buyruğa asla uymadağım için bu köşede sizlerle olacağım…
Hekim kimliğimle, çevre sorunlarından trafiğe, beslenmeden eğitime kadar sağlığımızı olumsuz etkileyen, tehdit eden ve bozan her şeyi farklı yönleriyle sizlerle paylaşmak ve belki küçük de olsa farkındalık yaratabilmek için…
Bana bu köşeyi açan ve ilk köşe yazımı da 30 Ağustos gibi herkes için anlamlı bir tarihte yayınlayarak sizlerle beni buluşturan sevgili Ece İçmez’e de teşekkür ediyorum…
Sağlıkla kalmanız için yazacağım…
Sağlıkla kalın…