Yurdumuzda çevre konusunda yaşanan duyarsızlığın diğer kentler gibi güzel İzmir’imizin de en önemli sorunlarından biri olduğunu üzülerek görüyoruz.
Yerleşim alanlarının hemen yanı başında tarımsal üretimi olumsuz etkileyecek şekilde mermer , taş ocakları ve altın madenlerinin açılması buna örnek olarak KAVACIK üzümleri ile meşhur olan Kavacık, Payamlı ve Tırazlı köylerinin dibinde İzmir’e 20 km. Menderes’e 14 km mesafedeki kentin tek yüzeysel su toplama havzası olan yerde Efemçukuru altın madeninin olması ve yine aynı bölgedeki taş ve mermer ocaklarının varlığı ile Bergama Ovacık altın madeni söz konusu bölgelerdeki ciddi tehlikenin varlığını ortaya koymaktadır. Yine İzmir’in Ödemiş ilçesi Köseler köyünde açılmak istenen altın madeni de bölgede tarım üretimini insan sağlığını ciddi anlamda sekteye uğratacak yeni çevre sorunları yaratacak gelişmelerdir. Mermer ve taş ocakları şehrin içinde kalan çimento fabrikaları ciddi çevre kirliliğine ve insan sağlığına neden olmaktadır.
İzmir Aliağa’daki sanayi tesislerinin de yetersiz denetim nedeniyle kirliliğe neden olması, özellikle asbestli kansere neden olan gemilerin sökülmesi işlemleri ve zaman zaman bu gemilerden mazot sızıntılarının olması gerek hava kirliliği gerekse denizlerimizin kirlenmesine doğanın onarılamaz şekilde tahrip olmasına, insan sağlığının yok olmasına ve birçok canlının hayatına neden olmaktadır.
İzmir trafiğinin içinde olan her gün yoğun trafik arterlerinin kullanan biri olarak trafikteki araçların neredeyse yarısının egzoz gazı salımı yaptığı bu araçlara resmi araçların da dahil olduğunu çıplak göz ile açık camlarımızı nefes alamadığımız için kapatmak zorunda kalan her vatandaşımız yaşıyor. Trafikte çok yoğun şekilde duman bulutuyla hareket eden araçları sıklıkla görüyoruz, tüm vatandaşlarımız rahatsız olmasına karşın şikayet etme bilincimiz zayıf olduğu için bu durumu kabullenmekteyiz. İzmir artık gelişmiş bir Avrupa şehri standartlarını yakalamak zorundadır. Bu kadar yoğun denetimsizliğin adeta kol gezdiği, kabullenildiği şehir haline gelen Güzel İzmir’imize yakışmayan insan sağlığını ciddi tehlikeye maruz bırakan direk kanser vakalarının yaşanmasına tek başına vesile olan kentimizin havasını tek başına kirleten bu vurdumduymazlığın önüne geçilmesi için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın, İzmir Valiliği’nin ve İzmir Trafik İl Müdürlüğü’nün bu konuda ortak denetimler yapmasını ve acil çözüm oluşturulmasını öneriyor ve bekliyorum.
İzmir’in diğer bir kanayan yarası diyebileceğim husus; Buca Belediyesinin yıllar önce başkan Cemil Şeboy başkanlığında yapılan Yeşildere Tarihi Su Kemerleri yanındaki Atatürk maskının karşısında Kadife Kale’nin Buca yönüne bakan ve kentsel dönüşüm adı altında yeşil alana çevrilen bölümünde Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu döneminde ağaçlandırılan ve Aziz Kocaoğlu’nun başkan olduğu dönemde en az 50 kez yakılan, Tunç Soyer döneminde de en az 10 kez yakılan ve Tunç Soyer’in beyanlarına göre İzmir Fuar Alanının olduğu Kültür Parkın 3 kat büyüklüğündeki alanda yeni çiçeği burnunda Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay başkanımızın bu döneminde de şimdiye dek en az 8 kez yakılan yeşil alandaki ağaçları gördükçe binlerce doğasever gibi ben de bir İzmirli doğa sever olarak adeta içim parçalanarak önünden geçiyorum. İzmir Büyükşehir Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün burada eksik çalışmalar yaptığını ( ya da hiç çalışma yapmadığını) düşünüyorum. Zira bu alanda ağaçların altındaki otlar zamanında biçilmediği veya tarım aletleri ile çapalanmadığı – sürülmediği için kurumuş otlar yaklaşık 1 metre ağaçların gövdelerine kadar geldiği için en ufak bir kıvılcımla yüzlerce belki de binlerce ağaç telef olmakta telafisi imkansız zararlar doğmakta, İzmir’in cennet köşesi haline gelebilecek herkesin gelip geçerken gıpta ile imrenerek bakacağı yeşil alan bu yıl kaç kez yandığını çıplak gözle görebileceğiniz öbek öbek yanmış ağaçlarıyla bizleri selamlıyor. Bu konuda da çözüm İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bağlı Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün söz konusu alanda her mevsimde gerekli bakımları zamanında yapması, kuru otların zamanında sürülerek- çapalanarak veya en kötüsü zamanında biçilerek yangına meydan vermeyecek hale getirilmesi, çim ekilerek sürekli sulanarak cennet köşesi haline getirilebilir. Yine bu alanda kimsesiz kişilerin yaşamasının ve uyuşturucu –alkol alışkanlığı olan kişilerin alandan uzaklaştırılması için Emniyet Müdürlüğü’nün ve İzmir Valiliği’nin devreye girmesidir. Yoksa İzmir’in maddi ve manevi büyük kayıpları süregelecek ve biz doğaseverlerin içi parçalanmaya devam edecektir.
Daha yaşanılır bir kent ve çevre duyarlılığının yüksek olması için tüm yerel iktidar sahibi kurumların elbirliği ile çalışması gerektiğini düşünüyorum.
Büyükşehir Belediye Başkanının çevre konusunda başarılı olabilmesi, mücadele edebilmesi için valilik, il emniyet müdürlüğü, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve çevrecilerle kol kola birlikte hareket etmesi gerekir. Onlara önderlik etmesi ve en önde olması gerekir. Çevreyi göz ardı edenlere karşı ancak bu şekilde başarı sağlanabilir. Gelecek kuşaklar için ancak bu şekilde yaşanabilir bir çevre bırakabiliriz.
Saygılarımla