Ülkemizin güneydoğusunda 6 Şubat’ta meydana gelen ve tarihe en büyük kaybı yaşatan depremler olarak geçecek büyük bir afetle karşı karşıya kalmak hepimizi derinden yaraladı.
Kilometrelerce uzakta olan bizler bir yandan bölgeden haber alma çabasındayken diğer yandan da afetzedeler için yardım organizasyonlarının seferberliği içerisinde zamana karşı bir yarış verdik adeta…
Tüm bu hengamede kurtarma çalışmalarının başladığı anlardan itibaren enkazdan sağ olarak çıkarılan ve ailesinden ayrı düşen refakatsiz çocuklarımızın nasıl güvende olacakları ise endişelendiğimiz konuların başında geliyor.
Bu çocuklarımızın bir kısmının ebeveynleri yaşanan depremde hayatını kaybetmişken bir kısmı da kimliklerinin bulunmaması ve sonrasında yakınlarının nasıl bulunabileceğine ilişkin gerekli bilgilerin de alınmamış olması nedeniyle ailelerine ulaşamamışlardır.
Elbette depremde enkaz altından çıkarılan çocuklar öncelikle sağlık kontrolleri ve tedavileri için hastanelere gönderilerek bu sürecin sonunda kimlik tespitinin ardından ailelerine ve yakınlarına teslim edilmiş olmalı.
Ailelerine ulaşılamayan çocukların ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın kuruluşlarında bakım ve koruma altına alınarak fiziki ve psikolojik sağlıklarının da gözetilmesi gerekiyor.
Yaşanan depremlerden sonraki ilk günlerde kamuoyuna yansıyan bilgiler arasında refakatsiz çocuklar için koruyucu aile olmak veya evlat edinmek üzere başvuru sayılarının hızlıca arttığı yönündeki haberler paylaşıldı. Öyle ki depremden önceki günlerde koruyucu aile olmak için günlük ortalama 3 başvuru alınırken, sadece 10 günde bu rakamın 290 bine ulaştığı söylendi.
Ancak belirtmek gerekir ki gerek koruyucu aile olmak gerekse evlat edinme taleplerinin karşılanması yasal prosedürlerin işletilmesi ile mümkün ve bunun için de belli aşamalardan geçilmiş, belli süre ve koşulların sağlanmış olması gerekiyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından 22 Şubat’ta yapılan açıklamada bakanlığın web sitesinde açılan sorgu ekranında çocuklarına ulaşamayan ailelerin T.C. kimlik numarası veya ad-soyadı ile arama yapabilmesi imkanı sağlandığı duyuruldu. Buna göre, sistem üzerinden yapılacak eşleştirmeler sonrasında kayıt altına alınan refakatsiz çocukların aileleri gerekli başvurularını yapabilecek. Diğer yandan, çocuklarını bulamayanlar bu ekran üzerinden ihbar kaydı da bırakabilecek. Burada açıklanan bilgilere göre 1874 kayıtlı çocuktan 1353 çocuğun ailesine teslim edildiği görülmektedir.
Bu dönemde sahadan alınan ve medyaya yansıyan haberlerle enkazdan sağ kurtarılan çocuklarımızın resmi kurumlara bildirimlerinin yapılmadığı, kayıtlara geçmesi sağlanmadan çocukların akrabaları olduğunu söyleyen kimselere, tarikat ve cemaatlere teslim edildiği bilgisi paylaşılmıştır. Bu haberler ve özellikle ilk günlerde deprem bölgesinde yeterince kolluk kuvvetinin bulunmadığının tespiti de tüm toplumun güven duygusunu önemli ölçüde zedelemektedir. Bu konunun bir an önce aydınlatılması yargı mercilerinin ve devletin sorumluluğudur.
Afet durumlarında çocukların biz yetişkinlerden daha büyük risk altında olduğu unutulmamalıdır. Öncelikli olarak tüm toplumun böyle zamanlarda nasıl davranacağı ve sorumluluklarının neler olduğu konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Uluslararası ve ulusal mevzuatımız gereğince “Çocuğun Üstün Yararı” ilkesi gözetilerek bu durumlarda çocuklarımızın korunması ve ailelerine ulaştırılmaları konusunda tüm kurumların ve özellikle kurtarma ekipleri ile hastane personelinin eğitilmesi, kurumlararası koordinasyonun etkin olması yönünde bir afet politikası oluşturulması da önem kazanmaktadır.
Yaşadığımız acılardan ders çıkartarak bilimin ışığında sağlıklı yaşam hakkına kavuşmamız dileğiyle.