2020 yılında Sisam Adası açıklarında gerçekleşen ve İzmir’i sarsan depremden sonra tweet atan Kahramanmaraşlı bir arkadaşımız şöyle demişti :
‘Bir deprem ülkesinde yaşayan ve deprem tehlikesi yüksek illerden Kahramanmaraş’ta yaşayan biri olarak bir gün burası da Elazığ’ın, İzmir’in kaderini yaşarsa benim için, ailem için veya herhangi biri için melek oldu diye iyileştirmeler yapmayın. Hakkımızı arayın’
İşte o arkadaşımız maalesef Maraş depreminde vefat etti. Bu vasiyetinin sorumluluğunu alarak yazıyorum :
- Bizim ülkemiz bir deprem ülkesidir. Bu engellenemez. Depremin olmaması dünyanın sonunun gelmesi gibi bir olay diyorlar. Ülkemizde çalışmalar yapılıyor. Artık hepimiz fay hatlarının geçtiği o haritayı ezberledik. Alüvyonlu taban arazileri deprem etkisini arttırır dediler. Ancak yüzyıllardır tarım faaliyetlerine uygun, akarsular bakımından zengin bu güzelim toprakları yaşam alanı olarak seçtik.
- Yerleşim yerlerini kurduğumuz bu topraklara kocaman binalar diktik. Bilime kulaklarımızı tıkadık. Deprem yönetmeliğine uygun diye yalan söyleyerek milyonlarca liralara sattık. Altından deniz kumu çıktı, 12 cm lik demirlerle 10 katlı binalar yapıldı, yatay kolonlar vardı dikey yoktu, kolon inceydi kiriş bağlı değildi… Yetmedi. Zaman içinde kolon kesme terörüyle para kazandık. Ama bu binaların fayansları çok tatlıydı, güzel mevkidelerdi, havuzları vardı, banyo - mutfak muazzam görünüyordu.
- Yetmedi. Yapı denetim şirketlerini özelleştirdik. Vergi beyannamesi veren bir mali müşavir olarak mali müşavirlerin parasını devletten değil mükelleflerden tahsil etmesi sizce nasıl bir durum ? İşte yapı denetim şirketleri parasını müteahhitlerden alıyor. İnşaat şirketi ile yapı denetim zaman zaman aynı ellerdeydi. Geriye bir tek yerel yönetimlerin ruhsat vermesi kalıyordu ki onu da hallettik. Şikayetler oldu; takipsizlik verdik. Halledemediğimiz şeylere de zaten imar affı çıkardık.
- Kentsel dönüşümle doğal afetlerden oluşabilecek zararların en aza indirilmesini amaçladık değil mi? Diyelim ki riskli yapı tespit raporu kesinleşti. Müteahhitle sözleşme yapıldı.60+30 günde bina yıkıldı. Kira yardımı ise 1500 TL -2600 TL arasında. Türkiye’de kaç kat sahibinden arsa payı karşılığında bu binalar alındı. Kat sahipleri bu testlerden ekonomik sebeplerle kaçıyor. Deprem testi mecburi sonuçları aleni olmalı iken gelinen durum bu.
Bu 4 madde ile epey para kazandık herhalde.
Aslında kalplerimizin görebileceği bir zelzele çoktan olmuştu biz bunları yaparken. Sonra gözümüzün gördüğü, kulağımızın duyduğu deprem de geldi.
Günler sonra ‘bağış’ programı düzenledik. Zamanında iş makinesi göndermediğimiz, kefen bile bulamadıkları bir bölge için yaptık bu gösteriyi. Kimse kalkıp hatasını kabul etmedi. Bir özeleştiri istifa? yok yok yok. Herkes suçsuzmuş Azrail suçluymuş meğer. Günler sonra bir gösteri… Günler sonra olacak tabii çünkü bu organizasyonlar zengin ve güçlü olanın keyfine bağlıdır, hesabı sorulamaz, akıl dışı bir zenginliği meşrulaştırır ve geçicidir. Benim için Brecht’ in ‘Madem İyisin’ şiirini hatırlattı.
Bir depremzedeyle konuşun. Bunlar gerçek! İki gol haberine, birkaç televizyon programına bu insanların feryatları kurban gitmesin diyorlar. Günlerce sesler duydukları aileleri için bir makine getirememenin çaresizliğini duydu bu insanlar. Yalvardılar, ayak öptüler. Önlerinden geçip gitti o koca makineler. Vücutlarında hiç çizik yokken soğuktan donarak öldü sevdikleri. Uzuvlarını topladılar. Öfkeden, çaresizlikten deliye döndüler. Görmediniz mi? Duymadınız mı? Unutmayın diyorlar. Unutmayın çünkü unutursanız boşuna ölmüş olacaklar. Unutmayın çünkü unuttuğunuz sürece yeni bir sınavdan daha kalacağız.
Şimdi empati denen modern bir kavram var ya biz onun ağababasını tanıyan topraklarda doğduk aslında.
Her insan masumdur doğduğunda. Bilgelikle doğar. Zamanla beşeriyeti giyinir.
Kendinize dönün.
Bizim ahlaklı ve eğitimli akademisyenlerimiz, inşaatçılarımız, avukatlarımız, mimarlarımız, sanayicilerimiz, gazetecilerimiz de var.
Umut etmek istiyorum. Hiçbir zaman küçük değildir umut. Düzelmek zorundayız. Düzelmek zorundasınız. Çocuklarımız ve gelecek nesillerimiz için..
O acının uzağına itilmeyin. İtilmeyin ki bu yıkım devam etmesin. Bu enkazın altından onurumuzu çıkaralım.