Onu tüm dünya tanıyor.
Birçok ülkenin cadde, park ya da meydanlarında onun sözleri ve anıtları var. Öyle ki gerçekleştirdiği devrimler bazı ülkelerde zorunlu tarih dersi olarak okutuluyor.
Evet, Mustafa Kemal Atatürk…
Onun kısacık hayatında sağladığı başarı ve yenilikleri hepimiz biliyoruz. Özellikle hak ve özgürlükler konusunda atmış olduğu adımlar yadsınamaz. Bugün ki eğitim öğrenin hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, kadınlara seçme ve seçilme hakkı, üretim, tüketim, sanayi ve tarımla ilgili haklar, işverenlerin-çalışanların hakkı, adil yargılanma özgürlüğü, her vatandaşın özel hayatına saygı gösterilme sebebiyle izinsiz ve habersiz özel yaşamlara müdahale edilemeyeceği yasası Cumhuriyetin ilanından sonra kabul edildi.
Atatürk bunca devrimi yaparken bir de sayısız isyanla baş etti. Ve sanki ilerleyen yıllarda bunların tekrar başımıza iş açacağını biliyormuş gibi milleti (özellikle de gençleri) defalarca uyarıyor.
Haklı da çıkıyor!
Bugün birçok belgesel ya da anma törenlerinde Atatürk’ün şu sözlerini duyuyoruz;
‘’Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir...’’
Hatırladınız değil mi? Peki bundan önceki cümleleri neydi bir de ona bakalım;
‘’Fakat yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş, en refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.’’
Evet, bu konuşma Onuncu Yıl Nutkuna ait! Ve on yıl gibi süre içinde yaptıklarını hala yetersiz gören bir Başkomutana ait bu sözler!
Bugün ise Mustafa Kemal Atatürk’ü Japon halkı kadar tanımayan bir avuç cahil, onun tüm başarı ve yeniliklerine dil uzatıyor. Ama nafile! Hani bazen deriz ya; ‘’Öter öter giderler.’’ Onlar için söyleyebileceğim son şey bu oluyor.
Evet, bazı insanlara veda edemezsiniz. Ölüm onlar için bitim değil sadece bir başlangıçtır.
10 Kasım 1938 de böyle bir tarih…
Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi…
Büyük Taarruz, böyle bir tarih!
‘’Bre Niko, madem rakı içmeyecekmiş ne halt etmeye almış İzmir’i?’’ dediği gün böyle bir tarih.
NUTUK, böyle bir tarih.
MUSTAFA KEMEL ATATÜRK, böyle bir tarih!
Görüyorsunuz ya, hayatta kalmanın birçok yolu var. Siz, hala öldü mü diyorsunuz ona?
Hadi geçmiş olsun!
Biz bunun adına ayrılık, diyoruz. Ayrılıklar özlem ve derin bir bağlılık içerir.
Bunun için her yerde ve hafızada, Mustafa Kemal Atatürk.