Onca yaşadıklarımın üstüne bir ama bir tek sana güvendiğimi söylemiştim. Sana yakıştırdığım aşk o kadar güzelleştiriyordu ki, gören kapılıp gidiyordu sana. Ben ise, sadece bana ait sanıyordum seni.
Oysa söylediklerimin hepsini bir kenarda saklamışsın. Nasıl olsa güveniyor, çok seviyor demişsin demek ki. Ben ‘’Gel’’ dediğinde gelendim , ‘’git’’ dediğinde gidenindim.
Ben alfabedeki bütün harfleri,
adından süzerek geçirenindim.
‘’Yürekten gelen gözyaşı sevgidir, aşkın acıttığının belirtisidir ‘’dediler. Ben de aldandım.
Sana söyleyeceğim her cümlede daha çok sessiz kaldım.
Sustum. Konuşamadım. Sevdim. Sen gittin.
Gitmek istemediğini defalarca dile getirdin, ama giderken, bir hoş çakalı bile çok gördün.
Bir ayrılıkta saatlerce gözyaşınla mahkûm ettin. O güzel yüzünü ve sabahlara dek bir gülümsemeni esirgedin benden. Bense Uykunu izledim saatlerce, uyumanı. Uyandığında tek yaptığın şey kendini saklamak oldu. Hep bir cümle lafını bekledim. Şahit olduğum o kadar şeyi unutmuşken, bir sözünü bekledim.
“Hiç bir şey Söylemediğin gibi çoğu kalabalığın içinde yalnızlık çektiğini söyledin.
Âmâ yalnızlığında hep aklındakilerle kalabalıktaydın.”
Hakkını yemekte bana yakışmazdı. Sevdin tabi sevmedin diyemem. Ne zaman sevgiye aç kalsan sevdiğini hissettirdin çünkü biliyordun daha fazlasını alacağını. Ve sevmelerine inandırmaya çalıştın beni. İnandığımı anladığın an herkes gibi sende o yolu seçtin. En kanayan yerimden bir yarada sen açtın. Gittiğin kişilerden göründün bana. Onlara oyuncak ettin beni. Sonraları yalnız kalıp bir tek benim olduğunu söyledin.
Ben sendeydim de, ne olarak? Neyin olarak?
Keşke biraz sevdiğim gibi sende sevseydin beni.
Hiç olamadı değer verdiğin en basit şeylere gösterdiğin gibi. Canımı canıma katıp hayatıma hiçe sayıp gelmiştim oysa sana.
Anladın, istemedin. Söylesene şimdi sevgili;
Kimde bıraktın beni de, sensiz kaldım.