Tahmin edersiniz ki bu yazımın konusu soğan, sarımsak, çemen değil. Öncelikle dil, diş ve diş eti temizliğinizi mikro organizmaların ölebileceği şekilde 2 dk süreyle; sabah kalkınca, kahvaltıdan sonra ve gece yatarken düzenli olarak her gün yapın. Diş hekiminizin gerekli gördüğü tüm tedavileri de uygulayın. Bu önerileri her gün düzenli olarak ve aylarca yaparsanız “teorik olarak sorun çözülür.” Ancak inatla devam eden ağız kokusu bu yazımızın temel konusunu oluşturuyor.
Sabah kalkar kalmaz; dilin tüm yüzeyi, diş ve diş etleri 2 dakika boyunca iyice fırçalanıp, diş ipi kullanılırsa gece boyunca “kokuya sebep olan mikro organizmalar” (mantar, maya, küf, bakteri) ağızdan arınır veya çok daha az miktarda ürer. Kahvaltıdan sonra ve gece yatarken de bu işlemleri düzenli, disiplinli olarak “hayat boyu” tekrarlayın.
Markası değişen, teknolojisi yüksek, farklı farklı probiyotik desteklerini eczacınızdan satın alın ve en az 24-36 ay kadar mutlaka eczane ürünü probiyotik kullanın: Sabah aç karnına ağız temizliğinden hemen sonra olsun. En az 30 dakika herhangi bir şey yiyip içmeyin. Probiyotiklerin bağırsağınıza inmesine izin verin. Bunlar evdeki turşu, yoğurttaki probiyotikler gibi değildir. Çok daha geniş çeşitlilikte ve sayıda, profesyonel ürünlerdir.
Böylece ağızdan bağırsağa inemeyeceklerdir. Bağırsağınızda yerleşik bulunan, istenmeyen mikro organizmalar; bağırsakta faydalı bakteri dediğimiz probiyotiklerin kaybına yol açıp, kendileri şekerler ile beslenerek çoğalırlar. Siz ağızda arınma sağlasanız ve şeker tüketimini kesseniz bile, bir süre bağırsakta mikro organizmalar “şekerli gıda aş ermenize yol açacaktır!”
Sağlam durun ve şekerlerle, bu mikro organizmaların beslenmesine izin vermeyin. Katı biçimde tatlı, pirinç, patates, beyaz unlu tuzlu, beyaz unlu şekerli, doğrudan şeker olan, glukoz, fruktoz şurubu içeren ambalajlı gıdalar, mayalı besinler ve çok fazla meyve tüketiminden uzak durun, inatla tüketmeyin. Probiyotik kullanımı ve ağız hijyenine devam edin, diyetisyen desteği alın. Şeker isteği ile yine de mücadele edemiyorsanız gerekirse endokrin hekiminizden de yardım alın.
Müjde!... Böylece sadece ağız floranız değil, bağırsak floranız da büyük ölçüde arınacaktır. Ağız kokusundan kronik karbonhidrat eğiliminden ve ilgili mikro organizmalardan kurtulacaksınız. Beraberinde bonus olarak kilo vermeniz kolaylaşacak, şişkinlik, gaz vb sindirim şikayetleriniz, zihinsel bulanıklık da beraberinde azalarak bitebilecektir.
Ağız kokusuyla mücadelede düzenli fırça, diş ipi, probiyotik kullanarak, şekerli gıdalardan ve şekere dönüşen gıdalardan uzak kalmanıza rağmen yine de hala ağız kokusu varsa; bir diğer olasılık da midede “helicobacter pylori enfeksiyonudur.” Bu bakteri ile mücadelede ise beslenme önerileri şöyledir:
- Tüketeceğiniz yeşillikleri 2 lt suya 50 ml saf sirke ekleyip 20 dk kadar bekletin ve durulayın, sonra yeşilliklerinizi kullanın.
- Sabahları aç karnına, gece yatarken ve ana öğünlerinizde tok karnına birer çorba kaşığı kadar “ev yapımı, 3-4 ay fermente olmuş elma sirkesini” en az 3 ay süreyle düzenli disiplinli biçimde kullanın.
İster ağızda ve bağırsakta mikro organizmalar için, isterse midede helicobacter pylori enfeksiyonu için olsun… Her iki olasılığı da yukarıda sunduğum önerilerle yönetmeye çalışın. Böylelikle “antibiyotik kullanmadan” ağız kokusu ve mide enfeksiyonu ile mücadele edebilirsiniz. Beslenmenize ve ağız hijyeninize özen gösterdiğiniz sağlıklı ve formda günler dilerim.