"Biraz kırılır insan sonra hep parça parça dağılır toparlayamazsın."
Her konunun bir açılış şekli vardır. Ummadığın sorulardan hiç beklemediğin cevaplara maruz kalırsın. Ki genellikle hep bir taraf kırıcı olur ya da kırıcı olduğu düşünülür. Diğer taraf hak vermeye çalışır. Ama ortada sıkışıp kalır o dert edilen konu. Bir oraya atılır bir oraya kaybolmaya yakın tekrar açılır. İnsanın hayatta üzülmeyeceği konu yoktur. Birçok şey onu yıkmaz ama tek bir şey hayatıyla oynar.
Bu sevenleri kırmak gibi,
Sevgiliden gitmek gibi,
ya da acıları tekrar hatırlamak gibi.
İlk başta en püf noktadan yakalar sizi. Beyninize yer etmiş olmazlara yakalanırsınız ilk başta. Bulaşıcıdır ve yayıldıkça yayılır beyninize. Toparlanamazsınız, toparlanmaya çalıştıkça dibe batarsınız. Kurtulmak istenilen o acımsı ve üzücü duygu daha çok siz olur. Bir den bir boşluğun içinde bulursunuz kendinizi. Aslında bulmak istediğiniz yerdir ama yabancıymış gibi ya da görmemiş gibi düşüverirsiniz. İnsanlık halidir. İnsanlar acıyla beslenmeyi sever çünkü.
Sevilmek bile acıdan başlar, bilirsiniz. Süreçlerde siz olmazları olurlara çevirmek için mücadele verirken, karşıdaki insan daha çok olmazları körükler ve iyice olmazları barındırırsınız. Susmak çare sandığınız o konum karşıdakini incitmeye yaramaktan başka bir işi yaramaz. Meyil vermişsinizdir ama kıramazsınız. Üzüntüler belli başlı sebeplerden doğmadır aslında. Ama bizi de hiç terk etmeyendir.
Takılır. Takılır ve takılır...
Bu düşünceler beyninizi yemeğe başlamıştır. Artık kurtuluşunuz yoktur. Konu kapanmaya yaklaşmasını sağlamışsınızdır. Ama üzüntü acı aynı, değişmez. Hep karşıdaki insanı kırmamak istersiniz.
İşte; Biraz kırılırsınız sonra hep parça parça dağılır ve toparlanamazsınız. Peki, karşıdakinin anlayışı nedir? Çok fazla, âmâ hiç.
Bildiğini okur insan. Ben de sizde öylesiniz. Doğrularınız vardır onun doğrularını savunduğu gibi. Yanlışlarınız vardır onun kendi yanlışlarını bile bile söylemesi gibi. Ve gerçekleri vardır kırıcı olan, bir türlü o kırıcılığınızı gösteremediğiniz gibi. İşte insan kendini kırmaya meyillidir. Kırılır kırılır parça parça dağılır ve toparlanamaz. Dostlar parçalarınız emanet edebileceğiniz birini bulduğunuz an kırıklarınızı ve parçalarınızı ona teslim edin eğer güveniyorsanız. İşte o zaman sizi siz yapanın ve zaman zaman kırıp toparlayanın o olduğuna inanır ve hayatınızı ona adayama başlarsınız.