İnsan kendi yaşamayınca yargılaması ne kadar kolay değil mi?
Hani iyisiyle kötüsüyle yaşadığımız şu hayat var ya, hep dört dörtlük yaşıyoruz sanıyoruz değil mi? Herhangi bir şey görsek hemen kıyaslıyoruz kendimizi. Ya da gereksiz bahanelere sığınıyoruz. Neden çünkü insanız biz. Ne olursa olsun hep kendi penceremizden bakıyoruz hayata. Dışarıdan baktığımız değil de dışarıya baktığımız şey ilgilendiriyormuş gibi. Kendi yanlış ve hatalarımızı hep örtbas edip kendimize toz kondurmadan ve kendimizden başkası olmadığını bildiğimiz halde hep arıyoruz. Karşıdakini düşünmeden en ince noktasını yakalayasıya kadar uğraşırız, bulduk mu en dibe sokmak için çabalarız.
Niye biz insanız çünkü!
Bir kere olsun hiç aralayıp onun penceremizden bakmak için çabalamayız. Ne yaşadı nasıl yaşadı bilmeden yargılarız.
Ben olsam böyle yapmazdım,
şöyle yapardım,
böyle yapardım,
böyle çabalardım. Hep bir şeyler deriz. Ama bir kerede onun tarafından bakmayı ne akıl edebiliriz ne de cesaret edebiliriz. Belki de biraz olsun onun tarafından bakmayı bilsek öğrensek onun gözünden bu dünyanın nasıl döndüğün görsek anlarız. Çok ilgiliymiş gibi durur ama hiç sorgulamayız. Nasıl yaşıyorsun, ne hissediyorsun. Neden böyle oldu diye, diyemeyiz. Ama umurumuz da mı, değil. Neden çünkü suçlayacak hep bir yer ararız.
Sen bunu yaptın.
Sen şöyle söyledin.
Sen böyle yaptın. Kolay olan bu değil mi? Onu anlamadan yargılamak, hüküm vermek çok kolay. Ama hiç düşünmeden yaparız bunları. Bir kere olsun bizimde başımıza geleceğini düşünmeden sadece konuşuruz.
Kırarız. Yıkarız. Üzeriz. Batırırız. Sileriz.
Ama bir kere başımıza gelse ve bunları bize yapsalar söyleseler hemen gardımızı alırız. Ona söylediklerimiz her şey bir anda yalan olup gidiyor işte. İnsanız ya, hay bazen insanlığımıza diyesim var. İşte yaşamadan bilmiyor insan. Yaşamadan, yaşayamıyor.
Söylenecekler hep kalıyor. Yarım yamalak, düzensiz, çaresiz, çıkarsız tıkanıp kalıyor. Şimdi bir ayna alıp oturun karşısına. Yargıladığınız insan ya da insanları düşünün. Yok demeyin, kandırmayın kendinizi ya da kaçmayın. Oturun başına o yargıladığınız, üzdüğünüz en ufak bir bahaneyle yok ettiğiniz kişiyi koyun oraya. Baştan söyleyin bunları. Ama sakın yüzünüzü ayırmayın o aynadan. Bakalım ne kadar cesaretlisiniz, birçok şeyi gördükten okuduktan sonra tekrar onu yargılamaya. Bazen hayatınızda karşılaştığınız olayları biraz düşünün, üşenmeyin. Belki de o gördüğünüz veya yaşanılan olayın kahramanları sizsinizdir de farkında değilsinizdir. Hani bir film, bir şarkı, bir kitap, bir dizi vs. vs etkilendiğiniz anlar olur ya işte oraya dönüp dönüp bakın, orda siz olduğunu göreceksiniz. Çünkü hiç bir şey sebepsiz değildir. İnancınız olsun.
“Kendimden kendime sızışlarım var benim.
Anlatamıyorum.
Deli diyorlar.”