Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhuriyetine ve değerlerine sahip çıkan genç Başkanlarından İzmir İl Başkanı Avukat Deniz Yücel, Türkiye gündemi ve Cumhuriyet Halk Partisi projeleri hakkında bilgi vererek Gazeteci Ece İçmez’ in sorularını yanıtladı.
Sayın Başkan öncelikle Röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Biraz kendinizden bahseder misiniz?
- 1977 İzmir doğumluyum. 1995 yılında İzmir Atatürk Lisesi’nden 2000 yılında Dokuz Eylül Hukuk Fakültesi mezun oldum. 2001 yılından bu yana İzmir Barosuna kayıtlı olarak serbest avukatlık yapıyorum. 1999 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin üyesi oldum ve. 2014 yerel seçimlerinde; İzmir Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi seçilerek, belediye meclisinde CHP grup sözcülüğü görevini üstlendim. 2018 yılında yapılan il kongremizde CHP İzmir İl Başkanlığına seçildim ve bildiğiniz üzere halen bu görevime devam ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı olarak sahada da sıkça yer alıyorsunuz. Esnaf ziyaretlerinde ya da sokakta karşılaştığınız vatandaşların, gençlerin sizlerden ne gibi istekleri oluyor?
- İnsanların saha çalışmalarımızda bizden ilk talepleri, Türkiye’yi AKP iktidarından kurtarmamız oluyor. Tüm vatandaşlarımız öncelikle kendileri için bir şey talep etmek yerine AKP ve Saray zihniyetinden kurtulmak istiyor. Çünkü halkımız biliyor ki, işsizliğin, yoksulluğun, torpil ve adam kayırmanın, dış politikadaki itibarsızlığın tek sorumlusu var bugünkü iktidar ve halkı yok sayan zihniyeti. Elektriği kesik olan aile babası da, geleceğinden umudu kesmiş ilk fırsatta yurt dışına gitmek isteyen gençlerde, siftahsız dükkan kapatan, borçlardan ve belirsiz piyasa şartları sebebiyle artık işlerini döndüremeyen esnafımızda bizden iktidarı almamızı ve 20 yıllık baskı, yokluk, talan ve tek adam dönemine son vermemizi istiyor. Bunun dışında bizden çekinerek, mahcup olarak gıda yardımı isteyen, nakit desteği sağlanmasını isteyen, faturaları için yardım bekleyen çok sayıda vatandaşımız var. Aslın bu yardımları bizden sıkılarak utanarak istiyor insanlarımız ama her defasında söylüyorum. Vatandaşımız bu duruma düşüren AKP ve Saray eşrafının utanması, sıkılması gerek. En çok da, kendileri saltanat sürerken, yakınları ihale üstüne ihale, yandaşları üç beş maaş alırken utanmak bilmeyenlerden, halkımızı bu duruma düşürdükleri için hesap sormak, sandığı onlara dar etmek istiyoruz. Halkımızın bu yolda verdiği destekle hesap gününün yakın olduğunu da çok iyi biliyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde bir direniş göstererek elektrik faturasını ödememiş ve elektriği kesildikten sonra açıklamalarda bulunarak ‘’ Ben bu açgözlü politikacıların yarattığı adaletsizliğe karşı karanlıktayım. Bu bir direniştir, bu sizin hakkınızı arama mücadelesidir, mücadelem ülkenin karanlıkta kalan ailelerine ses olmak içindir. Halkımın acısını yaşamak için karanlıkta oturacağım." demişti. Bazı siyasi kesimler konuyu Kılıçdaroğlu’nun faturayı ödeyemediğine getirerek faturayı ödemeyi teklif ettiler. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
- Sayın Genel Başkanımız bu konuda açıklamasını çok net bir şekilde yaptı ve dedi ki “Bir direniştir. Eylemim ülkenin karanlıkta kalan ailelerine, çocuklarına ses olmak içindir. Elektrik faturasını ödeyemeyen vatandaşın acısını, benim topluma hissettirmem lazım. O nedenle ödemeyeceğim." ifadesini kullandı. Bunun dışında, art niyetli olarak, bu direnişi amacından saptırmaya, AKP iktidarının halkı karanlığa mahkum edişinin üstünü örtmeye çalışanlara söylenecek çok şey var ama onların bu yüzsüzlüğüne karşı aynı seviyede cevap vermek bize yakışmaz. Kendilerine en uygun cevabı halkımız Genel Başkanımıza destek çıkarak verdi zaten. Işıl saraylarda oturanlara verilecek cevap için de sandığı bekliyoruz.
Türkiye’de acilen değişmesi gereken en önemli konu nedir sizce?
- Türkiye 20 yıldır her alanda öylesine kötü yönetildi ki, tek bir alanda yapılacak değişiklik hiçbir anlam ifade etmez. Ama nereden işe başlamak gerekir derseniz, adalet sağlanmalı derim! Sosyal hayatta, yargı da, ekonomi de, görevlendirme de, paylaşımda adalet sağlanmadan, ülkede hiçbir şey rayına oturmaz. İşte partimizin bunun için yıllardır kullandığı slogan ‘Hak, Hukuk, Adalet’tir. Millet iktidarında, işe adaleti sağlayarak, güveni sağlayarak, insanların yarınlarından endişe etmediği bir ülke inşa ederek başlayacağız.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hakkında düşünceleriniz neler? Mevcut sistem ihtiyaçları karşılayabiliyor mu?
- Mevcut tek adam ve saray sistemi ihtiyaçları karşılasaydı, bugün ülkede yoksulluk, işsizlik olmaz, enflasyon yüzde yüz altmışların üstüne çıkmazdı. Aslına bakarsanız bugün ortada bir sistem falan da yok. Tek adamın, her şey hakkında, bilimden, ekonomiden, spordan, insan haklarından, sanattan, dinden fetva verir gibi, akıldan ve hukuktan yoksun bir şekilde aklına geleni söylediği ve buna göre pozisyon almaya çalışırken ülkeyi krizden krize götüren, itibarsızlaştıran bir saray şürekası var.
Muhalefet partilerinin altılı masada temeli oluşturdukları ve halkımızla paylaşılmasının ardından Türkiye’de herkesin desteğini almış, geleceğe olan inancını arttırmış Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, Türkiye için karanlıktan aydınlığa, yokluktan varlığa ve adaletsizlikten özgürlüğe, huzura ve barışa geçiş demektir. Dikta’dan demokrasiye geçiş, saltanat düzeninden kurtulmak demektir. Türkiye’de halkı, vatanı ve cumhuriyetimizin geleceğini düşünen tüm dostlarımızla Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş konusunda kararlıyız ve bunu gerçekleştireceğiz.
Geçtiğimiz günlerde Fevzi Amca’nın evini ziyaret etmiştiniz, engelli maaşıyla 15 metrekare evinde verdiği yaşam mücadelesini görmüştük bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
- Aslında sadece Fevzi amcayı değil, elektrik faturasını ödeyemediği için karanlığa mahkum edilen birçok aileye biz ve ilçe başkanlıklarımız ulaştı ve yalnız olmadıklarını, CHP olarak yanlarında olduğumuzu gösterdik. Gerçekten insanlarımızın bu yüzyılda düşürüldükleri durum kabul edilebilir değil. Hastası, küçük çocukları, yaşlısı olan yüz binlerce hane AKP iktidarının zamları ve halkı tanımaz uygulamaları sebebiyle karanlığa mahkum edildi. İnsanlar soğukta, karanlıkta, buzdolapları çalışmaz, banyo dahi yapamaz halde kaderlerine terk edildi. Bir iktidar kendi halkına nasıl böyle zulüm eder anlamak mümkün değil. Ama AKP’nin zulmüne karşı CHP olarak bu vatandaşlarımızın örgütlerimiz ve yerel yönetimlerimizle yalnız bırakmadı, bundan sonrada bırakmayacağız. Bu zulmün yaşattırıldığı tüm vatandaşlarımızla birlikte, Saray yönetimini, sandığın dibindeki karanlığa mahkum edeceğimiz günleri bekliyoruz.
Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılar malum… Otobüs biletlerine de gelen zamlar sonrası Ramazan Bayramı vesilesi ile öğrenciler memleketlerine, ailelerini ziyaret etme konusunda sıkıntı yaşadıklarını sosyal medyalarından duyurmaya başlamıştı. CHP bu konuda da kayıtsız kalamayarak ‘’Askıda genç bilet’’ uygulaması başlatarak gençleri aileleri ile kavuşturmaya yönelik harika bir projeye imza attı bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
- Askıda Bilet Var uygulaması CHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığımızın ses getiren ve son derece anlamlı bir sosyal destek uygulamasıydı. Ekonomik krizin en çok etkilediği kesimlerden birisi de gençlerimizdi. Özellikle ailesinden uzakta üniversite uygulayan gençlerimiz, bırakın seyahat etmeyi günlük eğitim ve gıda harcamalarını karşılayamaz durumda. Türkiye’nin yaşadığı ekonomik buhran doğal olarak herkesi olumsuz yönde etkiliyor. Bayram tatilinde ailelerinin yanına ekonomik sıkıntılar sebebiyle gidemeyecek olan öğrencilerimizin seyahat ücretleri, Askıda Bilet Var uygulaması sayesinde öğrencilerimize destek olmayan isteyen vatandaşlarımız tarafından karşılandı. Artık her gün zamlanan akaryakıt ürünleri sonrasında uçak biletleriyle yarışır hale gelen otobüs biletlerini maalesef öğrenci arkadaşlarımızın karşılama şansı yok. Ramazan bayramı tatili için yapılan bu uygulamayı belki diğer bayramlarda da tekrarlanabilir. Toplumun her kesimin günlük hayatına dokunan, gençlerimizi, vatandaşlarımızı bir nebzede olsa rahatlatacak dokunuşlar yapmaya CHP olarak devam edeceğiz.
Ekonomik açıdan baktığımızda Türkiye sizce ne durumda?
- Tek cümleyle söylemek gerekirse, AKP iktidarı yönetiminde ekonomimiz her geçen gün daha da dibe doğru sürükleniyor. Alım gücü her geçen gün daha da dibe vuruyor. Akaryakıta, gıda ürünlerine, vergilere, iğneden ipliğe her şeye her gün birileri tarafından zam yapılıyor. Saray bu zamlar hiç olmuyormuş gibi kör ve sağır olmuş, her gün yeni masallar uyduruyor. Ülkenin bir ekonomi politikası veya acil durum eylem planı yok. Yıllardır ekonomik başarı diye anlattıkları hikayelerin tamamen içi boş yalanlar olduğu ortaya çıktı. İçerde vatandan cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik buhranı sayesinde adeta açlıkla, yoklukla baş edemez haldeyken; Dış yatırımcılar ülkedeki belirsizlik, hukuksuzluk ve yönetim beceriksizliği sebebiyle adeta ülkemizi terk ediyor. AKP iktidarının 20 yıllık politikalarının sonu yokluk, yoksulluk, çaresizlik ve itibarsızlık. Haklarını yemeyelim, ülkede varlık içinde, dolar ve altın içinde yaşayan bir kesimde yarattılar. Saraya ve yakın çevresine bakarsanız veya Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin dediği gibi, o çevrelerin gözlerinin içine bakarsanız kimin varlık içinde olduğunu görürsünüz.
İkinci kez CHP İzmir İl Başkanı olarak seçildiniz bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? Bundan sonraki süreçte siyasi yaşamınızdaki planlarınız nelerdir?
- Hayatım boyunca herhangi bir makam için talip olmadım, bir üst makamı hedefleyerek çalışmadım. Hep bulunduğum görevleri hakkıyla yapma derdinde ve amacında oldum. İl başkanlığı görevimde örgütümüzün takdiriyle 4 yılı geride bıraktım. Türkiye’nin içinde bulunduğu şu durumda da vatandaşımızın dertlerini azaltmak, geleceğe umut olmak ve partimin iktidarını sağlamak için çalışmaya devam ediyorum. Kendimin değil çocuklarımızın ve ülkemizin yarınlarını düşünüyorum.
Üretimi, üreticiyi, tarımı destekleyen, sosyal belediyecilik kapsamında ön safhalarda yer alan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin birçok projesine dayanışma ruhunuz ile ortak oluyorsunuz Büyükşehir’in en beğendiniz projelerinden bahsedebilir misiniz?
- İzmir Büyükşehir Belediyemiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer liderliğinde, özellikle pandemi döneminde örgütlediği sosyal dayanışma kampanyaları ve yardımlarıyla tüm Türkiye’de adeta örnek oldu. Askıda fatura kampanyalarından, gıda ve hijyen paketleri desteklerine, Maskematiklerden, sağlık hizmetlerine, çiftçinin ürünleri tarlada kalmasın diye başlatılan hasat seferberliğine kadar, daha sayamadığımız birçok hizmete imza attı.
Sayın Tunç Soyer için özellikle tarım, üretim, çiftçinin korunması ve desteklenmesi olmazsa olmaz projelerden. Üreticiye ve köylüye verilen ücretsiz küçükbaş ve büyükbaş besi hayvanları desteği, fide ve tohum desteği, ata tohumlarının korunması çalışmaları, çiftçiye ve üreticiye dağıtılan gübre ve yemler, Başka Bir Tarım Mümkün vizyonuyla düzenlenen fuarlar ve İzmir Tarım mobil uygulamasıyla çiftçiye ücretsiz verilen destekler göz önüne alındığında, İzmir tarımının ayakta kalması ve uluslararası pazarlara açılmasının en büyük destekçisi İzmir Büyükşehir belediyemizdir. İktidarın tarım politikasının olmamasının ve ithalata dayalı tarım ekonomisinin tüm dezavantajını Tunç Soyer ve ekibi İzmir’de avantaja çevirecek projeler ve hizmetleri hayata geçirdi. CHP bir belediye köylüyü, üreticiyi ve kırsal kesimi nasıl destekler? Sorusunun tam cevabı, İzmir Büyükşehir Belediyesi gibi desteklerdir.
Deniz Bey Avukat olduğunuz için sorum şu, son görülen gezi davası ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Türkiye’de adalet kavramı sizce nasıl işliyor?
- Benim avukat olmam bir tarafa, içinde birazcık adalet duygusu, vicdan olan ve bu ülkeyi seven herkes için Gezi davasında verilen mahkumiyet kararları, çok üzülerek söylüyorum ama hukuk adına, bağımsız yargı atına tam bir utanç kaynağıdır. Bu kararlar bağımsız mahkemelerimizin ve mahkeme heyetlerinin saray ve tek adam tarafından baskı altına alınarak verdirdiği kararlardır. Önce verilen tahliye kararı, ardından uydurulan ve hiçbiri somut delille dayanmayan ithamlarla yeniden gelen tutuklamalar. Bakın ithamlarla diyorum, çünkü ortada elle tutulur, vicdanen kabul edilir somut bir delil yokken, sadece sarayın yorumu, çıkarımı veya o çevrelerden birilerinin yönlendirmesiyle insanlar hakkında verilen ömür boyu hapis cezaları. Bu dava aslında Gezi direnişine katılan tüm halkı cezalandırmak için, kinle, rövanş alma duygusuyla ve iktidarı kaybettiğini gören bir zihniyetin, ülkede kutuplaşma ve kaostan medet ummasıyla ilgilidir. Elbette bu hukuk dışı kararlar sürdürülecek hukuk mücadeleleriyle değişecektir. Türkiye’nin itibarına büyük zarar veren bu kararların, umuyoruz ki ülkemizdeki mahkemelerde ama olmazsa uluslararası mahkemeler tarafından düzeltileceğine ve suçsuz insanların özgürlüğe kavuşacaklarına inancım tam. Gezi direnişinin ruhu baskıyla, zulümle yok edilemez. Haksızlık, adaletsizlik ve zorbalık karşısında bu ruh hep var olacaktır.
Bu sefer tersten soracağım. İzmir halkından istekleriniz neler?
- Biz, İzmir halkına hizmet etmek, hatta İzmirliler birlikte Türkiye’yi bu köhneleşmiş, kokuşmuş, elle tutulur yanı kalmamış ve ülkenin üstüne bir karabasan gibi çökmüş olan zihniyetten kurtarmak için çalışıyor, hizmet ve proje üretiyoruz. İzmir hem yerel hem genel seçimlerde tavrını cumhuriyetten, adaletten, özgürlükten ve çağdaşlıktan yana koyarak zaten gereğini fazlasıyla yapıyor. Biz de bu desteğe layık olmaya çalışıyoruz. İzmir tepkisiyle, duruşuyla ve verdiği mesajla zaten birçok konuda lider bir kent olduğunu gösteriyor.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı mesajınız nedir?
- Bugün bir vatana, Cumhuriyet’e ve bayrağa sahipsek, bunu 19 Mayıs’ta atılan adıma ve yakılan kurtuluş meşalesine borçluyuz. O adımı atan ve saltanata, padişaha, yobazlara ve iş birlikçi hainlere rağmen, milletiyle tek yumruk olan ve bize Türkiye Cumhuriyetini emanet eden Mustafa Kemal Atatürk’ü ve tüm silah arkadaşlarını minnet ve rahmetle anıyorum. Cumhuriyeti korumak, yükseltmek için onun ümidi olan gençlerimizin içindeki Atatürk ve özgürlük sevgisini gördükçe yarınlarımıza olan inancım ve güvenim de artıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün attığı o ilk adımdaki inanç ve kararlılıkla cumhuriyetimizi korumaya ve yüceltmeye, gençlerimize inanmaya devam edeceğiz. Tüm çabamız Atamızın ve onun mücadele arkadaşlarının emanetine sahip çıkmak, gençlerimiz daha güçlü bir Türkiye bırakmaktır. Tüm İzmirli hemşehrilerimizin ve tüm yurttaşlarımızın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramını kutluyor, Başta ebedi liderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm gençlerimiz saygı ve rahmetle anıyorum.
Röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için tekrar çok teşekkür ederim.