Ekim, sen ne güzelsin. Söylemin hüznü çağrıştırıyor olsa da hatta, bu biraz gerçekte olsa çok güzel olmanı değiştirmiyor Sarı yapraklara adım atarken duyulan çıtırtı, biraz üzse de, baharın geleceğini bilmek büyük teselli. Güneş, biraz dinlenecek, sanki sadece vokal yapacak.Senden sonra, sahneyi kış alacak.Bizde kendi koşturmacamız içinde ayak uyduracağız.Mevsimlerle denge kuracağız.Gerçek şu ki ;hayatta her şey denge!
Bir Ekim akşamında, arkadaşımla oturuyoruz. ''Öykü, ben hemen hemen herkesi hayatımdan çıkardım'' dedi. ''Neden'' dedim.''Neden olabilir?'' dedi. ''Birçok sebep olabilir'' dedim. ''Dedikodunu yaptığı için, arkandan konuştuğu için, tavrını sevmediğin için, ortak noktada buluşamadığın için.Sana adil davranmadığı için.Söylediği ile yaptığı birbirini tutmadığı için.Artık senin amacına hizmet etmediği için.Birbirinizi ileriye taşıyamayacağınızı düşündüğün için.Bir kere dengeyi bozduğunuz ve toparlayamadığınız için. Kıskandığın ya da kıskandığı için...'' ''Öykü, tamam sayma içim daraldı.Güvenmediğim için'' dedi.
Birini hayatımızdan çıkarabiliriz.Hatta başkası da bizi hayatından çıkarabilir.Birbirimizin hayatında sonsuza dek kalmak gibi bir zorunluluğumuz elbette yok.Birini hayatımızdan çıkarmak, onu sevmemek anlamına gelmiyor bazen.Bazen, aradığımızı bulamayabiliriz.Güven,güleryüz, ilgi, vefa...Peki biz? Biz, güven verebiliyor muyuz? Karşımızdakinden beklediklerimizi biz ona yapabiliyor muyuz? Acaba önce bir kendimize sorsak mı? Biz olsak,kendimizle dost, arkadaş, sevgili,eş olur muyduk?
Arkadaşım gitti.Bende Ekim'e demlisinden bir çay söyledim karşılıklı içiyoruz.Her yudumda huzur duyuyorum Ekim çünkü çok güzelsin.